Turizm sektöründe görünürde örgütlenme iyi durumda. 1972 yılında kurulmuş, sektörün 1618 sayılı kanunla kurulmuş ilk örgütü TÜRSAB, Seyahat Acentalarının zorunlu üye olduğu örgütünün üye sayısı 10.000’in üzerinde,6326 sayılı “Turist Rehberliği Meslek Kanunu” uyarınca kurulmuş, kendisine bağlı 7 Meslek Odası ile 6 Bölgesel Meslek Odası olmak üzere tüm Türkiye’de örgütlenmiş 13 odanın kamu kurumu niteliğinde meslek üst kuruluşu,TÜROFED,TUROB başta olmak üzere, yasayla kurulmuş bir yapı olmamakla, dernek statüsünden öte bir yapıları olmamakla beraber ülke çapında örgütlenmiş görünmekte, bunun dışında bölgesel ,yöresel bir çok meslek örgütü varlığını sürdürmektedir.
Görülen o ki bu örgütlerin yönetimleri önümüzdeki tabloyu analiz edip yarını öngörmekten çok uzaklar.
Üç aydır gündemde olan, Çin’deki başlangıcından bu yana gelişen olayı bırakın analiz etmeyi, ön görmeyi, maalesef takip bile etmeyi becerememişlerdir.
Çin’deki salgını Çin pazarında çalışanlar dışında fark eden de pek olmamış, ITB fuarının iptalini bile şaşkınlıkla karşılamışlardır.
Hala salgının iki ay sonra geçip her şeyin eskisi gibi süreceğini düşünen yöneticiler çoğunluktadır.
Örgütünün bir örgüt olmadığını, hasbelkader seçilip yönetim koltuklarına oturanların, ne üyesinden ne de tablonun analizinden haberleri var.
Öyle olsaydı, her gün üyelerinden bilgi alır, gün be gün ne kadar rezervasyon kaybettiklerini, bunun parasal boyutunu, ne kaybettiklerini kaç elemanını işten çıkarttıklarını, tesislerini açmayı planlarken kaç elemanını işe başlatamadığını vs .vs bilebilirler, ilgili mercilere bunu aktarıp içinde bulundukları durumu tespit ederek gerekli birimlere aktarabilirlerdi.
Böyle bir yapılanma var mı?
Yok tabii ki. Üyesi ile ilgili olmayan yönetimler bu konuda ciddi bir örgütlenme, haberleşme, bilgi aktarımı kanallarını oluşturmadıkları ortada.
Şimdi bilmem ne vergisini bir puandan yarıma düşürme, Kasım ayına kadar aldırmama gibi uçuk kaçık işlerle uğraşmanın sektör olarak bedelini ödüyorlar diyemeyeceğim, üyelerine ödetiyorlar.
Ben söyledim, yazdım demek bir işe yaramıyor .Üyeler de bu konuda bir talepte bulunup durumun geneli nedir sorusunu sormadıysa yapacak bir şey de kalmıyor.
Örgütlü toplum olmak sadece seçimde birilerine destek verip seçilmesini sağlamaktan değil, takip edip uyarmaktan geçer.
Türk turizm sektörü, örgütsüzlükten, niteliksiz yönetimleri besleyen niteliksiz üyelerle bu noktaya gelmiştir.
Olmasını hiç birimizin istemeyeceği gelecek günlerin tablosunda gördüklerimi aktararak yazıma son vereyim.
Dünya turizm hareketinde Eylül 2020 tarihine kadar bir hareket olmayacaktır. O saatten sonra başlayacak hareketin içinde ancak şimdiki mevcudun %70’i kalacaktır. Turizm sektöründen beslenen bir buçuk milyona yakın çalışanın %70’i sektör dışında kalacak,bu yıl geçtikten sonra da sektörün yarısından çoğu,işletmesi ve çalışanı ile devre dışı kalacaktır.
Yarının fotoğrafını doğru dürüst çekip hayatta kalanların ayakta kalma operasyonunu yürütmeleri gerekiyor.
Tek yapılacak şey örgütlenme ve haberleşme olanağını korumaktır.
Latest posts by Deniz Tüfekçi (see all)
- 29 Ekim, en büyük bayramımız, Cumhuriyet bayramımız - 30/10/2024
- Turizm özgürlüğün elbisesidir, gıdası demokrasidir. - 17/07/2024
- BAD-EL HARAB-ÜL TÜRSAB - 11/02/2024