1. Uluslararası Turizm Forumu’nda, ‘Pandemiyle Değişen Konaklama Sektörü’ adlı panel, Ekotürk TV’den Ali Çağatay’ın moderatörlüğünde, TÜROFED Başkanı Sururi Çorabatır, TTYD Başkanı Oya Narin, TÜROB Başkanı Müberra Eresin ve TÜRKODER Başkanı Ertan Ustaoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleşti.
Konaklama sektöründeki yeni hizmet anlayışı ve uygulamaların değerlendirildiği panelde ilk olarak, TÜROFED Başkanı Sururi Çorabatır, ”Durum tespiti yapmakla ilgili, nasıl değerlendireceğimize ilişkin hep bir soru işareti mevcut. Çünkü anlık değişiyor. Birçok kriz yaşadık ve bu krizleri hep birlikte yönettik. Bu konuda deneyimli olmamıza rağmen hiç karşılaşmadığımız bir krizle karşı karşıya kaldık. 2020’ye umutla girdik, ki biz umut sektörüyüz, ne yazık ki yıl çok büyük kayıplarla devam etti. Dünya yüzde 80-85 kayıp yaşarken biz yüzde 70-75 kayıpla kapattık” cümleleriyle geçtiğimiz dönemin yorumlamasında bulundu.
Bölgesel farklılıkların ve AB’nin seyahatlerle ilgili almış olduğu kararların da etkili olabileceğini belirten Çorabatır, ”Biz çok önemli ve dünyaya örnek olacak Güvenli Turizm Sertifikası uygulamasını başlattık. Bunun da çok önemli ölçüde karşılığını almaya başladık. Bu yıl daha da iyi uygularız diye hazırlıklarımız yaparken vaka sayılarının artması ve toplumsal bağışıklığın kazanılmasıyla ilgili en önemli şey aşı olması gerekiyordu. Bunu belli bir süre iyi yönettik. Ama vaka sayılarının artmasıyla, özellikle İstanbul’dan başlayıp kıyı bölgelerine kadar yayılmasıyla birlikte turizmin geleceğiyle ilgili sorun yaratmaya başladı” dedi.
Vaka sayılarının artması ile ilgili olarak TÜROFED Başkanı Çorabatır; ”İran, Çin, Almanya, İngiltere gibi ülkeler hem kendi içlerinde kapanabiliyorlar hem de seyahat ettikleri ülkelerin hava limanlarına göre kapanmalar gerçekleştiriyorlar. Bu nedenle bir beklenti içine giremedik. Biraz zorlanacağız gibi görünüyor. 2019’u yakalayamasak da bunun yüzde 20-25 altında bir rakam hedefliyorduk. Hazırlıklarımızı, maliyetlerimizi buna göre önlemlerimizi alarak hazırlamıştık. Ama şu an için böyle bir şey en azından 1 Haziran’a kadar olmayacak gibi görünüyor” cümleleriyle önümüzdeki kısa dönem için öngörülerini paylaştı.
İçinde bulunduğumuz dönem hakkında ise Çorabatır, ”Bir kere vaka sayılarının çözülmesi lazım. Bunun için tedbirlerin en üst seviyede alınması gerekli. Devletimiz önlemler alıyor. Cumartesi ve pazar kapanıyor. Ama vakit kaybetmememiz gerekiyor. Çünkü bu vakti kaybettiğimiz sürece açılmamız daha ertelenebilir duruma gelecek” diyerek öncelikli olarak vaka sayılarının düşürülmesi ve hızlı bir şekilde aşılama yapılması gerektiğini vurguladı.
Panelde, konaklama sektörünün bu dönemde edindiği tecrübeleri dile getirmek üzere TÜROB Başkanı Müberra Eresin, ”Türkiye, salgının önlenmesi konusunda çok ciddi tedbirler aldı, rakip ülkelerin çok önünde bu aldığı tedbirleri uyguladı ve uygulamaya da devam ediyor. Otellerimiz, yeme içme mekanlarımız, seyahat acentalarımız, tur otobüslerimiz nerdeyse turizmle ilgili tüm hizmet alanlarımız belli standartlarda sertifikaya kavuşturuldu ve gerçekten bunun uygulamaları da çok iyi bir şekilde hayata geçirildi. Güvenli Turizm Sertifikası programı, dünyadaki hijyen sertifikası programları arasında en iddialılardan biri oldu. Tüm Türk turizm sektörüne hem ulusal hem de uluslararası düzeyde rekabet sağladı” cümleleriyle Güvenli Turizm Sertifikası uygulamasının önemine dikkat çekti.
Turizm çalışanlarının aşılanmasının hızlı bir şekilde devam ettiğini belirten Eresin, ”Böylelikle sertifika ve aşı birbirini tamamlayan ve sektörümüz için güven ortamı yaratan en önemli iki etken oldu. Pandemi sürecinden sonra dahi hijyen ve sağlık hiç olmadığı kadar önem arz etmeye devam edecek diye düşünüyorum. Seyahat rotaları kısa vadede daha yakın destinasyonlar tercih edilerek kurgulanacak. Dijital dönüşüm kaçınılmaz olacak ve temasın az olduğu dijital yöntemler de belki çok tercih edilecek. Tüketici, planlı ve öngörülü bir seyahat tercih edecek. Bizler de esnek rezervasyon şartlarını elimizden geldiğince karşılayıp, misafirlerimizle karşılıklı güven inşa etmeye çalışacağız. Destinasyonların şu anda ‘Experience Now-Travel Later’ ya da ‘Experience Turkey Now’ şeklinde, dijital olarak deneyim ve pazarlama sunduklarını görüyoruz. Burada tüketiciyi anlayan baskı uygulamayan bir strateji izlemek çok çok önemli. Tüketiciyi kapsayacak, deneyime ve gelişime entegre edecek bir turizm anlayışı, turizmin sürdürülebilirliği ve sürdürülebilirliğe katkısını ön plana çıkaracak” cümleleriyle hizmet anlamında yaşanan değişimlere değindi.
Sözlerine ”Pandemi sürecine otellerimizdeki misafirlerimizde çok çabuk adapte oldular. Biz şu anda birçok tedbirler aldık ve sertifikaların gereklerini yerine getiriyoruz. Bu tedbirleri uygularken konaklayan misafirlerimiz de bu noktada bizi çok desteklediler. Açıkçası otellerimizdeki hizmetler için bu zamana kadar hiçbir şekilde olumsuz yanıt almadık, tam tersine konaklayan misafirlerimizden destekler aldık. Biraz önce bahsettiğim gibi otel hizmetlerimizde bu sürece bağlı olarak muhakkak ki bir dönüşüm oldu ve bir kısmı da kalıcı olacak diye bekliyoruz.” şeklinde devam eden TÜROB Başkanı Müberra Eresin, özellikle dünya genelinde hükümetlerin krizin uzun vadede etkilerini de dikkate alarak dijitalleşmeyi daha güçlü, daha sürdürülebilir ve dirençli bir yapıya dönüşmesi konusunda teşvik etmeleri gerektiğini savundu.
TTYD Başkanı Oya Narin, global değişimin rakamlarını paylaştı. Narin, sözlerine ”Dünya ölçeğinde 1 milyar kişilik bir ziyaretçi sayısında azalma var. Yüzde 73’lük bir düşüş söz konusu. Turizm ve seyahat sektörlerinin doğrudan ve dolaylı olarak gayrı safi milli ekonomiye katkısı yüzde 10,4’ten yüzde 5,5’e kadar gerilemiş durumda. Yüzde 6,6 oranında yani 61 milyon istihdam kaybı yaşanmış durumda. Küresel ölçekte sektörlerin istihdamının yüzde 18,5’ini de kaybetmiş durumdayız. Tatil ve seyahat harcamalarında yüzde 9,5 ve iş seyahatlerinde ise yüzde 61’lik bir azalma meydana gelmiş durumda. Dünyada yüzde 70’lerin üzerindeyken ülkemizde ise yüzde 65 oranında bir kayıp var. Geleceğe yönelik birçok tedbir alınması lazım. Özellikle mikro ölçekte ülkemizin aldığı Güvenli Turizm Sertifikası gibi birçok güzel tedbir mevcut. Bunlar zaten bugün olmazsa olmaz haline geldiler” cümleleriyle başladı.
Turizm sektöründe yatırımcı gözünden ileriye yönelik tahminler yapma konusunda, Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oya Narin, ”Dünya Turizm Örgütü’nün projeksiyonları 2024 ve sonrasında 2019 rakamlarına ulaşabileceğimizi söylüyor. Ülkemiz turizmde son derece atak, başarılı ve becerikli. Pratik yaklaşımlarla geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bir fark yaratıyor. Rekabet koşullarına çok hızlı uyum sağlayabiliyor. Bu noktada biz belki daha hızlı bir toparlanma sürecine girebiliriz diye düşünüyorum. 2019 rakamlarına ulaşmamız zaman alabilir. 2022’de yakalamamız çok mümkün gözükmüyor. 2023 ve sonrasında tekrar 50 milyon turist ve 30 milyar dolar gelir seviyelerini göreceğimizi ümit ediyorum” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Son olarak sözlerine, ”Salgının yarattığı problemler ortadan kalktıktan sonra muhakkak atak ve iyi bir çıkış yapılacaktır. Buna hepimiz eminiz. Bizim için şimdi önemli olan sektörün korunarak ileriye taşınması ve 2022’ye hazırlanmasıdır. 2021’i bir geçiş senesi olarak değerlendirmek gerekir. Hiç şüphesiz mevcut istihdam ve yatak kapasitesinin korunması için önemli tedbirlerin alınması sektörün ayakta kalabilmesi ve motivasyonunu kaybetmemesi açısından çok önemli. 2021’deki bu geçiş sürecinin haziran sonu temmuz başı itibariyle yeni bir ivme ile başlayacağını ümit ediyorum. Güzel bir turizm sezonu olacağını umuyoruz. Sektörün korunup kollanması ve 2022’ye hazırlanması önem arz ediyor” şeklinde devam eden Narin, ”Bu aynı zamanda yatırımcılar için de bir fırsat dönemidir. Çünkü 2022 ve sonrasında çok büyük bir çıkış yakalayacak ve büyüme göstereceğiz. Bu büyüme hem uluslararası yatırımcı için hem de Türk yatırımcı için önemli. Çünkü hiç şüphesiz herkes büyük bir iştahla tatile gidecek. O nedenle burada yatırımla ilgili ortamın turizmde hukuk reformu kapsamında değerlendirilmesi, yatırım ortamının daha cazip hale getirilmesi bizlere de güven verecek” cümleleriyle de turizmde zorunlu dönüşüm kapsamında markalarımızın dış dünyaya doğru tanıtılmasının önemine vurgu yaptı.