Jazz ve Blues’un Kabe’si olan New Orleans’ı 2 yıl aradan sonra tekrar görme şansı yakaladım. Pandeminin etkisi ile 2 yıl önce çoğunlukla kapalı olan mekanlar ve tenha sokaklar ile bir hayalet şehir görünümünden bu kez kurtulmuş olacağı umuduyla NOLA & NOLA Festivaline katıldım. Bu arada NOLA New Orleans’ın kısaltılmış halidir.
Canlı müzik ortamı, eşsiz mutfağı ve zengin kültürel mirası, özellikle de Fransız, İspanyol ve Afrika etkileriyle ABD’de en sevdiğim şehrine bu kez Mardi Gras’dan sonra en önemli olan bu müzik festivali beni heyecanlandırıyordu.
26 Eylül akşamı başladığım yolculuğumun ilk durağı Miami oldu. New Orleans’a Türkiye’den direkt uçak olmadığından en yakın şehirden aktarma yaparak 27 Eylül sabahı New Orleans’a geldik.
Louis Armstrong New Orleans Uluslararası Havalimanı her zaman olduğu gibi geliş salonunun orta alanında bulunan sahnede orkestranın canlı jazz yorumları yolculara “ Hoş Geldiniz” diyordu.
Hava alanından doğruca gittiğim ve 1886 yılından buyana hizmet veren tarihi Hotel Monteleone 5 gece boyunca konaklayacağım oteldi. 2 yıl önce otelin ünlü The Historic Carousel Bar & Lounge’unda yer bulamadığımız için burada çalınan klasik jazz orkestrasını bu sefer sık sık dinleyebilecektim.
Bizi daha otelin kapısında karşılayan misafir ilişkileri müdürü Emirhan Yılmaz 5 gün boyunca bize eksiksiz hizmet etti.
Hotel Monteleone
214 Royal Street New Orleans
+1 (504) 681-4444
Bize rehberlik eden ve tüm gezimiz boyunca hemen her dakika yanımızda olan sevgili Diana Hernandez ile otelde öğlen atıştırmalıklarımızın ardından, yol yorgunluğumuz nedeniyle odamıza çekililip dinlendik.
Akşam yemeğini The Bombay Club‘da canlı caz müziği dinleyerek yedik.
The Bombay Club
30 Conti St, New Orleans
+1 (504) 321-6932
Sonraki gün 28 Eylül’de, programımızda yer alan Cafe du Monde’da Beignet ve Kahve’den oluşan sabah kahvaltımızı bir başka güne erteleyerek biz otelimizin restoranı Criollo’yi tercih ettik.
Kahvaltı sonrası Two Chicks Walking Tours agentasının ayarladığı rehberimiz ile 2 saat süren yürüyüş turu yaparak özellikle şehrin ünlü bölgesi French Quarter’ı Jackson Square ve St. Louis Cathedral başta olmak üzere adım adım gezdik.
Two Chicks Walking
1128 Josephine St, New Orleans
+1 (504) 975-4386
Tur sonrası Napoleon House’da yediğimiz öğle yemeği sonrası otelimize dönerek dinlendik.
Napoleon House
500 Chartres St, New Orleans
+1 (504) 524-9752
Sonrasında French Square ve Faubourg Marigny‘de bir New Orleans klasiği fayton yolculuğu yaparak uzak sokakları ve tarihi yapıları gördük, sevimli faytoncunun verdiği bilgiler ile şehri detayları ile tanıdık.
Ardından Jackson Square’de bulunan Muriel’s de güzel bir akşam yemeği yedik.
Muriel’s Jackson Square
801 Chartres St, New Orleans
+1 (504) 568-1885
Yemek sonrası otel Royal Sonesta’da bulunan Jazz Playhouse‘da canlı modern jazz örneklerini kısa bir süre dinledik.
Jazz Playhouse
300 Bourbon St, New Orleans
+1 (504) 553-2299
Sonrasında müthiş kalabalık ve her kapıdan gelen yüksek oktanlı canlı jazz ve blues ritimleri arasında, ama bir o kadar da renkli ünlü Bourbon Caddesi’ni bir kez daha keşfettik. Bir önceki gelişimizde pandemi nedeniyle kapalı olan eski favori mekanımız Pat O’brien’s da geleneksel Hurricane’imizi yudumlayarak keyifli Jam Session’lara eşlik ettik ve geç vakitte otelimize döndik.
Pat O’brien’s Bar
718 Saint Peter St, New Orleans, LA, ABD, 70116
+1(504) 525-4823
New Orleans’daki 3. günümüzde Ruby Slipper Cafe’de sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra 2 yıl önce henüz açılmamış olan 34 katlı Vue Orleans’un, giriş katlarında New Orleans tarihini modern görsel ekranlarda öğrendik. Şehri 34 kat yükseklikte 360° kapalı ve açık olarak gören, şehrin tamamını ve Mississippi Nehri’nin panoramik manzaralarını da heyecanla izledik.
Türünün tek örneği olduğu belirtilen Vue Orleans, New Orleans ziyaretlerinde mutlaka görülmesi gereken kültürel bilgilerin yanısıra bir muhteşem müze ve gözlemevi platformudur.
Ruby Slipper Cafe
204 Decatur St. New Orleans
+1 (504) 420-6500
Vue Orleans
2 Canal St, New Orleans
+1 (504) 285-3600
Harika manzaraları ile şehri yükseklerden gördükten sonra New Orleans’ın olmazsa olmazı arkadan çarklı yol alan Creole Queen Historic Mississippi Rive Cruise ‘un tarihi Caz Brunch’ına koştuk. Daha öncede birkaç kez yaptığım Missisipi nehrinde 2.5 saat süren yolculukta hem karnımızı doyurduk hem de öğlen Jazz’ı ile kulaklarımızın pasını sildik ve gemi jazz band’ının klasiklerini mırıldandık.
Paddlewheeler Creole Queen
1 Poydras St, New Orleans
+1 (504) 529-4567
Akşam üzeri günün son programına birkaç saat vakit olunca gemi iskelesine birkaç adım uzaklıktaki Riverwalk Outlets alışveriş merkezine giderek küçük hediyeliklerimizi aldık.
Riverwalk Outlets
500 Port of New Orleans
+1 504-522-1555
Akşamüzeri ünlü jazz gruplarının ilk konserlerini verdiği küçük ve çok eski Presevation Hall’de bir nazi kumandası altında salona girdik, yer bulunamadığı için ayakta çok sessiz olmak koşuluyla o günkü Jazz Band Show’unu dinlemeye çalıştık.
Preservation Hall
726 Saint Peter St, New Orleans
+1 (504) 522-2841
Bu arada tarihi konser salonun çıkışında kapı önünden geçiş yapan sokak bandosunun neşeli jazz şarkıları doğrusu daha çok beğenimizi aldı.
Akşam ise ertesi gün başlayacak, açık alanda binlerce kişinin katılacağı konser ve çevresinde tavuk kızartması standları ile gelenekselleşmiş ünlü Fried Chicken Festival’inin açılış kokteyline gittik.
New Orleans’ı her ziyaretimde mutlaka bir pazar brunch’ına gidip şampanya eşliğinde klasik jazz dinlediğim The Court of Two Sisters yöneticisi 20 yıllık arkadaşım sevgili June Fallo, dönüş günümüz yaklaşırken, 30 Eylül’de sabahtan bizi otelimizden alarak şehrin mutena semtlerinde, tarihi binalar, güzel, eski ama bakımlı konutlar arasında bir şehir turu yaptırdı ve son olarak da ünlü ressam Edgar Degas’ın müze olarak korunan evine götürdü.
The Court of Two Sisters
613 Royal St, New Orleans
+1 (504) 522-7261
Ünlü Fransız ressamın evini müze haline getirip, vakfını kuran David Villarrubia bize hem müze haline getirilen odaları gezdirdi hem de evin tarihi önemini anlattı.
Degas House
2306 Esplanade Ave, New Orleans
+1 (504) 821-5009
Günü şehrin dışında yer alan büyük alışveriş merkezi Lakeside Mall’ u da gezerek tamamlayıp otelimize dinlenmeye döndük.
Akşam yemeği için ünlü Saint John Restaurant’da çok güzel bir akşam yemeği yedik. Lokantayı bir maestro gibi yöneten sahibi ve baş aşcı’sı Eric Cook’un et yemekleri müthiş lezzetliydi.
Saint John Restaurant
117 Decatur St, New Orleans
+1 (504) 581-8120
Ve 1 Ekim Pazar. New Orleans’da son günümüz. Sevgili Diana sabah bizi bu kez bir başka mekana, Jazz Brunch’a götürecekti. Commander’s Palace 1893 den buyana hizmet veren birkaç katlı binada büyük ve şehirde marka olmuş bir brunch restoranı olarak çok rağbet gören bir mekan.
Masamıza kadar gelerek istekleri alan jazz grubunu dinledik ve şampanya ile başlayan zengin menü ile brunch’ımızı tamamlayarak son kez şehir sokaklarına daldık.
Commander’s Palace
1403 Washington Ave, New Orleans
+1 (504) 899-8221
Her köşede farklı grublardan jazz dinleyerek ilk sabah gideceğimiz Cafe Du Monde akşam üzeri durağımız oldu. New Orleans’a özgü Beignet adı verilen pudra şekerli kurabiyelerden yedik ve akşam için dinlenmek üzere otelimize geri döndük.
Cafe Du Monde
813 Decatur St. New Orleans
+1 (504) 581-2914
Ve açık alanda binlerce kişinin katıldığı, çoluk çocuk, masalarını kurup, bir yanda büyük sahnede konseri izleyen ve çevresinde yer almış tavuk kızartması standlarından karnını doyuran ailelerin panayırı Fried Chicken Festivali başladı ve geç saatlere kadar sürdü. Biz de New Orleans gezimizi sonlandırdık.
New Orleans müziğinin, şehirdeki yüzlerce mekanının ve sanatçılarının katıldığı NOLA & NOLA yıllardır düzenlenen bir festival. Her sonbaharda iki muhteşem hafta boyunca performans alanlarında, müzik salonlarında jazz kulüplerinde eğlence doruğa çıkıyor.
Festival sırasında Cajun ve Creole mutfaklarından çok sayıda örnek soframızda eksik olmadı. Acı ağırlıklı bu yemeklere farklı yöresel baharatlar ayrı lezzetler katar.
İki yıl önce de yazdığım gibi, benim için New Orleans ABD’de yaşanacak tek şehir, umarım ünlü Mardi Gras sırasında tekrar ziyaret etme şansı bulabilirim
