Yakınlığı nedeniyle Batum hep gitmeyi ertelediğim, nasılsa bir ara giderim dediğim bir şehirdi.
Ancak THY Gürcistan için çok cazip promosyonlara başlayınca birkaç günlük bir Batum gezisi kaçınılmaz oldu.
1.5 saat gibi kısa bir uçuş sonrası bizim inşaat şirketleri tarafından yapılıp, işletilen küçük ama yeni havaalanına ulaşıyorsunuz.
Havaalanı ile şehir merkezi arası da 30 dk yı geçmeyen kısalıkta. Yol boyu Türk AVM ve dükkanları ile de şehire ilk sıcaklığı duyuyorsunuz.
Şehiri gezerken de merkeze konuşlanmış Batum cami, yada Orta Cami diye adlandıran bölgede sokakların tamamen Türk olduğunu gördük. Bu bölgediki sokaklarda restoran, kahvehane, bakkal ve dükkanların Türk isimlerinden oluşup Türkçe konuşmaların ağırlık kazanması ile de Batum’a yakınlığımız arttı.
Otelimiz yine bir Türk işletmesi olan Wyndam Batum otel ve casinosuydu. Lokasyonu da şehrin en merkezi yerinde bulunan Avrupa meydanının hemen bir köşesinde.
Odamıza yerleşip şehri tanımak için yürüyerek methini duyduğumuz sahil yoluna yöneldik.
Kolhis prensesi Medea‘nın 2007’de yapılmış görkemli heykeli, hemen karşımızdaki Avrupa Meydanı’ndaki bir sütun üzerinde yer alıyor. Ancak yenileme nedeniyle sütün yeşil branda ile örtülmüş, yalnızca en tepede elinde altın post olan prensesin heykeli görülebiliyor.
Sahile kadar çok sayıda tarihi yapının yanısıra yeni modern binalarda şehre renk katmış. Öğle yemeğimiz için sahil yolunda ünlü Gürcü pidesi Khachapuri’yien iyi yapan lokantalardan biri olan Retro’ya girdik. Beyaz ve siyah Gürcü biraları eşliğinde pide ile birlikte birer tanede yine Khinkali adlı ünlü mantılarını da tattık.
Ve km’lerce uzunluğunda, üzerinde onlarca yemyeşil bitki örtüsü, heykeller olan park üzerinden şehri tepeden görebilmek için Argo teleferik noktasında yürüdük.
Yol boyunca deniz kıyısında plajlar, kafe, restoran ve barlar yaz aylarının çok eğlenceli geçtiğini belli ediyordu. 2586 metre uzunluğunda olan Argo teleferiği yüksekliği 250 metre olan Anuria dağına kadar çıkyor. Şehri tepeden tamamen gören noktada bir kafe ve restoran da var.
Teleferik sonrası şehrin sokaklarında dolaşarak otelimize ulaştık.2.günümüzde yürüme rekoru kırarark Batum merkez parkı başta olmak üzere tum sahil boyunca yürüyerek şehrin güzelliklerini gördük.
Öğleden sonra rehberimiz İnga’nın katılımı ile detay bilgileri alarak dopdolu bir şehir turu yaptık.
Türk elçiliği yakındakı parkta bulunan çok şık Ambassador restoranda akşam üzeri içkilerimizi aldı. Yemekleri pahalı bu restoranda şarap fiyatlari çok yüksek değildi. 1 bardak ünlü Gürcü şarabı Saperavi 14-20 Lari (60-80 TL) arasında değişiyordu.
Akşam yemeğimizi ise otelin karşısındaki parkın önünde yer alan Bat isimli İtalyan restoranında yedik. Yemek fiyatları normal ölçülerde ama yine başka bir markanın Saperavi şarabının 70cl lik şisesini 25 Lari’ye (100.-TL) içtik.
Batum Botanik Bahçesi mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Şehrin biraz dışında yer alan bu bahçede çeşitli bitki örneklerini görerek bir kaç saatinizi harcayabilirsiniz.
Dönüşünüzde yol üstünde yer alan balık hali ve hemen ilersindeki sebze, meyva ve yiyecekler için kapalı pazarları gezdik.
Bu hal ve pazarlar ürünlerin çeşit ve fiyatlarını görme açısından hemen tüm Dünya şehirlerimizde ilgimi çekmiştir. Batum’da genel olarak fiyatlar ülkemizden ucuz değil hatta balık ve deniz mahsulleri daha da pahalı.(1 Gürcü parası Lari, 4 YTL ediyor)
Gürcistan’ın şarabı çok ünlü. Gürcü şaraplarının tam 8000 yıllık olduğu Gürcistan’da 600 çeşit üzüm yetiştiği belirtiliyor. Türkiye’ye göre de elbette çok ucuz.
3. Gün şehir turumuzu sürdürdük. Bugünkü turumuzda Batum’un sembol heykelini de yakından gördük. Sahilde boyu 8 metre olan Ali ve Nino heykelindeki erkek figürü Ali adında Müslüman bir çocuğu, kadın figürü ise Nino isimli Gürcistanlı bir Prensesi temsil ediyor. Trajik hikaye ise, Sovyet Rusya’nın işgali sonucu aşıkların ayrılması ile sonlanıyor. Heykel her gün akşam saat 19:00’da hareket etmeye başlıyor ve iki figür tekrar ayrılmadan önce birbirlerini kucaklıyor.
Gördüğümüz yerler arasında Astronomik saat, Alfabetik kule, kathedral ve kiliseler de yer aldı.
Akşam yemeğimizi de Khachapuri’yi en iyi yapan restoran olan Ajarian Khachapuri House’de yedik. Burda menüde yer alan diğer bir ünlü Gürcüyemeği olan etli karalahana sarmasını bol sarımsaklı yoğurt ile midemize indirdik.
4. Günümüz rehberimiz İnga ile Batum’a 1 saat kadar uzaklıktaki Aras nehri ile Gürcistan tarafındaki Kura nehrinin birleştiği Türkiye sınırına kadar gittik. Yol üstündeki şelaler, baraj ve göller ile tabiat güzelliklerini fotografladık.
Öğle yemeğimiz Batum’da tavsiye edilen köy yemeği ile müzik ve Gürcü danslarından oluşan turumuz ile gerçekleşti. Çok sayıda çeşitden oluşan zengin Gürcü yemekleri, dans ve müzik ile Machakhela adlı bir evde verildi. Karşımızdaki karlı Türkiye dağları ve eteklerindeki köylerimize karşı keyifli bir öğleden sonrası geçirdik. Bir günü kapsayan bu turu araç ve rehber dahil olmak üzere 100.Usd’ye yapabilirsiniz.
Son günümüz şehrin keşfedilmeyen yerlerini dolaşarak Piazza meydanında kahve molası da vererek son buldu.
Gelmeden önce Batum için hemen herkes 2 gün yeter de artar demişti. Ancak biz 4 gece kaldığımız Batum’u çok sevdik. Ve girilmemiş çok güzel binaların süslediği bu şehirde daha da fazla kalmamız gerektiğini anladık. Hele yaz aylarında deniz ve eğlencenin de keyiflerini yaşamak için tekrar gezilecek şehirler arasına ekledik.
