Türkiye’de riske en açık araçlar arasında günübirlik tur yapan tekneler geliyor. Bu araçların çalışma müsaadeleri Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından veriliyor. Bu teknelerin her yıl yenilemek zorunda oldukları denize elverişlilik belgelerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı sigorta zorunluluğu isterken 3. şahıslara karşı teminat limitleri belirtilmiyor. Seferlere katılan yolcular sigortalı görünse de ne yazık ki tazminat limitleri yok.
Bodrum’da gerçekleştirilen ‘Türk Denizciliği’ne Bakış’ panelinde konuşan Türk P&I Genel Müdürü Remzi Ufuk Teker, Antalya bölgesinde peş peşe iki kez fırtına yaşandığını hatıtrlatarak “İki ay önce Bodrum’da şiddetli yağış ve lodos nedeniyle Gümbet ve Bitez’de alabora olan, batan yatlar, tekneler oldu. Sigorta teminatı amatör denizciler için de oldukça önemli. Denize yatırım yapmak, özel amaçlı ve ticari amaçlı tekne almak isteyenler doğal afetlere karşı sigorta teminatı altında korkmadan yatırım yapabilir” dedi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Liman Başkanlıklarının gezi teknelerinin sigortasız denize açılmalarına müsaade etmemesi gerektiğini ifade eden Teker “Denizde kazalar kara ulaşımına göre az olsa da hasarları ne yazık ki büyük oluyor. Burada yolculara da büyük görev düşüyor. Tavsiyemiz sigortasız araçlara binmemeli ve sigortayı sorgulamalıdır. Aksi takdirde herhangi bir olumsuz durumda hiçbir şekilde yasal haklarını temin edemezler. Türk P&I gezi tekneleri için sunduğu sigorta ürünlerinde, yolcular, çevre, mürettebata karşı tüm sorumluluklar sigortalanıyor” diye ekledi.
Teknelerin % 95’i sigortasız
Türkiye’de 61 marina ve 25 bin yat bağlama kapasitesi bulunuyor. Türkiye’nin, turizm başkentleri sayılan Antalya, Bodrum, Marmaris gibi önemli merkezlerde faaliyet gösteren yaklaşık 2 bin 500 gezi teknesi ve guletin yüzde 95’nin denizlerde teminatsız yol aldığı belirtiliyor. Yaklaşık 3.5 milyon turistin sigortasız koşullarda denizlere açıldığını hatırlatan Teker, “Bodrum özellikle turizm taşımacılığının, yatçılık ve guletçiliğin büyük gelişme gösterdiği turizm merkezidir. Burası dünya turizminin ilgisini çekiyor. Bu yüzden hem risklerin ortadan kaldırılması hem de güvenli denizcilik ve yolcu güvenliği, uluslararası platformlarda ciddi bir öneme sahip. Deniz turizminin ülke ekonomisindeki katkısı çok büyük olmasına rağmen, günümüzde sigortalı deniz aracı sayısının oranı yüzde 5’in altında. Karasularımızda deniz aracı sahipleri, yolcular ve deniz çalışanları herhangi bir kaza riskine karşı korumasız” dedi,
Türk P&I’nin ‘Su Araçları Sorumluluk Sigortası’ alanında uluslararası standartlarda hizmet veren ve yaklaşık 2.200 sigortalı deniz aracını portföyünde bulunduran tek kurum olduğunu vurgulayan Teker açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Trafik Yat Sigortası ürünümüzle geçtiğimiz yıl önemli bir ivme sağlandı. Özellikle lüks ve mega yatlar tarafından tercih edilen sigortanın prim tutarı yıllık 300-400 dolardan başlayıp teknelerin gross ton büyüklüklerine göre fiyatlandırılırken, her tekneye uygun paketler hazırlanabiliyor. 1 Ocak’tan itibaren uluslararası arenada P&I sigortası satmaya başladık. Önceleri Türk sahipli olma şartımız vardı, sadece Türk bayraklı, Türk sahipli gemileri sigortalayabiliyorduk, şimdi onu genişlettik. 5 yılda iç pazarda belli bir payı oluşturduk, şimdi yurtdışına açılma zamanı. Bunu yapabilmek için öncelikle reasürans yapımızın üzerinde değişiklik yapmamız gerekiyordu. Bunun ilk aşamasını hazırladık, artık yabancı pazarlardan pay almamamız için sebep kalmadı. Dünya şirketi olma yolunda ilerliyoruz.”