Antakya’daki St. Pierre, Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere, neredeyse her kaynakta Hıristiyanlığın ilk kilisesi olarak geçiyor. Ancak Anadolu kültürü tarihçisi ve Türkolog Ali Canip Olgunlu, Ayasofya / Karadaki En Büyük Yelkenli isimli kitabında bunun doğru olmadığını, dünyanın ilk kilisesinin Antakya’da değil Konya’da olduğunu yazıyor.
Ali Canip Olgunlu, Independent Türkçe’de yer alan haberde, dünyanın ilk kilisesinin neden Konya’da olduğunu şöyle açıklıyor:
“Antakya’daki St. Pierre bir kilise değil ‘kenise’dir. Kenise, bir bina ismi değildir. Gizli gizli ibadet edilen yer anlamına gelir. Anadolu’da birçok yerde gizli gizli mağaralar var. İsa’dan sonra havarileri cemaat oluşturmak için her yerde özellikle de saklanabilecekleri mağarada hem ibadet ediyorlardı hem de bu dini yaymaya çalışıyorlardı. Mağaraların tercih edilmesinin ana sebebi barınmak olmakla birlikte İsa’nın bir mağarada dünyaya gelmesiyle de öne çıkan tarihsel bir yöneliştir. İnançsal sebeplerle gizli gizli ibadet edilen bu yerlere ‘kenise’ denir. Dolayısıyla St. Pierre ilk keniselerden bir tanesidir. Oralar günümüzde anlaşıldığı anlamda kilise değil kenisedir. Ayrıca o tarihte Hıristiyanlık meşru değildi. Roma Hıristiyan değildi. Roma bu yüzden Hristiyanlar’a karşı hoş görülü değildi. Yani bir kilisede açıkça ibadet etmeleri mümkün değildi.
Zaten Antakya’daki St. Pierre, dünyanın ilk yedi kilisesi arasında da yoktur. Yalnızca kenise olmakla birlikte ilk kilise olarak sayılan kiliseler; Efes, İzmir (Smyrna), Bergama, Thyateira (Akhisar), Sardes (Salihli), Philadelphia (Alaşehir) ve Laodikeia (Denizli). Görüldüğü gibi Antakya St. Pierre, ilklere dâhil edilmemekle birlikte dünyanın ilk kilisesi olarak işaret edilmesi anlaşılır gibi değildir.
Dünyanın ilk kilisesi, Konya yakınlarındaki Sille yerleşkesinde, ‘Hristiyanlar’ın annesi’ olarak bilinen Constantin’in Annesi Helena tarafından sağlanan serbestlik ile 327 yılında inşa edilen ve günümüzde de Azize Helena adıyla bilinen kilisedir. Bu kilise, Roma’nın Hıristiyanlığı serbest bırakmasından üç yıl önce inşa ediliyor.
Helena, Kudüs’e yaptığı hac yolculuğu sırasında Sille’ye uğrar ve orada bulunan inananlar için ibadethane yapma imkanı sağlar. Bunu sadece Helena gibi güçlü ve inaçlı bir imparatoriçe yapabilirdi.
Bu bağlamda Sille, Azize Helena Kilisesi dünyanın ilk, birinci Ayasofya olarak isimlendirilen Megale Ekklesia ise Anadolu’nun dolayısıyla dünyanın ikinci kilisesidir. Megale Ekklesia, inşa edilmesinden 44 yıl sonra İmparator Arkadios zamanında çıkan bir ayaklanma neticesinde yanarak yok olur.”
M.S. 250 yılında Drapene’de dünyaya gelir. Kocasının kendisini asil bir aileden olmadığı gerekçesiyle boşamasına rağmen oğlu Constantin imparator olunca Helana İmparatoriçe ünvanına kavuşmuştur. Seksenli yaşlarında Kudüs’e hac yolculuğuna çıkar. Hz. İsa’ya ait kutsal eşyaları bularak beraberinde Constantinapolis’e getirir. Bu kutsal emanetlerden bir tanesi, Hristiyan dünyası için ilk şehit sayılan Aziz Stefanos’un kemikleridir. Aziz Stefanos, Hristiyanlığa inandığı için Kudüs’ten kovulup taşlanarak öldürülen ilk inanandır. Zamanı belli olmamasına rağmen 26 Aralık tarihinde bu olayın gerçekleştiğine inanan Hristiyanlar için azizin yortu günü 26 Aralık olarak anılır.
Dindar, hayırsever, bağışlayıcı bir hayat süren Helena’ya, İznik konsil babaları ‘Hristiyanlar’ın annesi’ ünvanını verirler. Öte yandan M.Ö. 31 yılından sonra Roma imparatorları “Caesar Augustus” ünvanını alırken imparator eşlerine de “Augusta” ünvanı verilir. İlk kez Helena, imparator eşi olmamasına rağmen oğlu vasıtasıyla bu ünvanı almıştır.