TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Diyaeddin Şahin, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının hac ve umre turizmine etkilerini TÜRSAB TV’de değerlendirdi. TÜRSAB Bilgi Teknolojileri ve Medya İletişimi Grup Başkanı Mesut Kanat’ın sorularını yanıtlayan Şahin, hac ve umre acentalarının sıkıntılarını dile getirdi acentalardan gelen soruları yanıtladı.
Türkiye’de Koronavirüs salgınıyla ilk yüzleşen sektörün hac ve umre acentaları olduğunu belirten Şahin; “26 Şubat gecesi Suudi Arabistan umre ziyaretine kapılarını kapattığını duyurdu. Bu haberle birlikte o gün uçağa binecek olan 10 bine yakın yolcu ya uçaktan indirildi ya da havaalanından döndürüldü. Dolayısıyla bu krizi ilk yaşayan umre acentalarımız oldu. Ardından hızla Diyanet İşleri Başkanlığı ile koordinasyon halinde bir kriz masası oluşturduk ve süreçle ilgili acentalarımızı bilgilendirdik.” dedi.
Hac ve umre organizasyonlarının durdurulduğu tarihte Suudi Arabistan ve Türkiye’de hiç vaka olmadığına dikkat çeken Şahin en hızlı önlem alan sektörlerin başında hac ve umre acentalarının olduğunu söyledi. Şahin; “Acentalarımızın mart ayı için planladığı 50 bine yakın umre programı vardı. Diyanet işleri Başkanlığınına da 25 bine yakın talep olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla mart ayında 75 bine yakın olan umre seyahatinin tümü anında iptal edildi. Bütün acentalarımıza umrecilerinizi erken döndürün diye yazı yazarak onları uyardık. Acentalarımız da umrecileri döndürmek için hızlı bir plan yaptılar ve 3 gün içinde umrecilerimizi hızlı bir şekilde geri döndürdük. Daha sonra iptallerin iade süreci başladı. Bu konu sektörümüzün kanayan yarası. Seyahat acentaları olarak tıpkı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün yaptığı gibi iptal edilen rezervasyonların iadelerinin süreç normale döndükten sonra yapılmasını talep ediyoruz. İlgili Bakanlıklara seyahat yasakları kalktıktan sonra ödemeleri 1 ya da 2 ay içinde yapmayı içeren taleplerimizi ilettik. Suudi Arabistan’daki ödemelerle ilgili belirli bir noktaya gelindi. Suudi Arabistan vize bedellerinin bir kısmını geri ödemeye başladı.” dedi.
TÜRSAB da Diyanet İşleri Başkanlığı da vaktinde ve hızlı bir karar alarak yapılabilecek her şeyi yaptı. Kamuoyunda umreden dönen kişilerle ilgili yanlış bir algı oluşturulduğunu söyleyen TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Diyaeddin Şahin, Avrupa ve ABD’den Türkiye’ye gelen kişi sayısının kat be kat fazla olduğuna dikkat çekti. Şahin; “1- 17 Mart tarihleri arasında Türkiye’ye gelenlerin 372 bini Avrupa ve ABD ülkelerinden geldi. Umreden gelenler ise sadece 21 bindi. Ancak kamuoyunda bazı çevreler tarafından bilinçli olarak umrecilerin virüsü yaydığı algısı oluşturuldu. Maalesef bazı insanlarımız da bu yanlış kampanyanın etkisinde kaldı. Umreciler karantina altına alındı. Hiç kimse İtalya, İspanya, Fransa ve ABD’den gelenler neden karantina altına alınmadı diye sormadı. Sadece umrecilerle ilgili sesler yükseldi. Bu doğru bir yaklaşım değil” dedi.
Seyahat acentalarının ve Diyanet işleri Başkanlığı’nın umrecilere ateş düşürücü ilaçlar vererek karantinaya alınmalarını önledikleri ile ilgili ortaya atılan iddaları değerlendiren Diyaeddin Şahin; “Bu kadar mesnetsiz bir iddiayı doğru kabul edip peşine düşmek bile yanlış. Böyle bir şey mümkün olamaz. Bu iddianın hiçbir kaynağı yok ve çok incitici” diye konuştu.
2020 yılı içerisinde hac ve umre organizasyonlarının yeniden başlamasını umut ettiklerini söyleyen TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Diyaeddin Şahin; “Şimdiye kadar Suudi Arabistan tarafından hac yapmayacağız diye verilmiş bir kararı yok. Yapılan tek açıklama hac ile ilgili herhangi bir yükümlülük altına girmeyin kendinizi borçlandırıcı bir sözleşme imzalamayın. Hac ağustos ayında yapılacak, önümüzde 3 ay var. Bir karar açıklanmadı ama bu sene hac olmazsa eğer bu sene kuradan çıkan hacı adaylarının hakları olduğu gibi gelecek seneye aktarılacaktır. Şu anda konuşulacak her şey spekülasyon olacaktır. Çünkü önümüzü göremiyoruz. O gün geldiği zaman Suudi Arabistan devletinin alacağı kararla hac organizasyonunun yapılacağı duyurulursa, ülkemizin Sağlık Bakanlığı’nın vereceği karara göre hareket edeceğiz. Hac iptal olursa bizim mağduriyetlerimizi minimize edecek birkaç senaryomuz var. Umudumuz haccın gerçekleşmesi yönünde. İnşallah o vakte bütün insanlık bu beladan kurtulur.” dedi.
Banka teminatlarının için verilen komisyonların sektörde ciddi bir kayba neden olduğunu ifade eden Şahin “Bizim diğer alanlardan farklı olarak çok ciddi bir teminat mektubu riskimiz var. Hac için bankalardan teminat mektubu alıp Diyanet İşleri Başkanlığı’na veriyoruz. Bankalar son yıllarda ciddi oranda teminat mektubu komisyonu alıyorlar. Bu zararı geri alabilme ihtimalimiz yok ancak bu zararı minimize etmeye yönelik çalışmalarımız var” dedi.
Binlerce seyahat acentası ve bir milyona yakın turizm çalışanının zor durumda olduğuna diyen TÜRSAB Hac ve Umreden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Diyaeddin Şahin, acil can suyuna ihtiyacımız var, devletimizin seyahat acentalarının sesini duymasını beklediklerine dikkat çekti.