Corona virüslü günler nedeniyle yapamadığımız yeni seyahatler yerine yine eski bir destinasyon yazımız olan Tanzanya’yı bu ay köşemize alıyoruz.
Afrika ülkeleri yakın geleceğin yeni turizm destinasyonları olacak. Üyesi olduğumuz merkezi New York’daki –ATA- Afrika Turizm Birliği bu kıtadaki ülkelerin turizm gelişmesi için büyük çaba harcıyor. Gerek Birleşmiş Milletler, gerek Dünya Bankası ve gerekse Dünya Turizm örgütü ile işbirliği içinde çalışan ATA, özellikle orta Afrika ülkelerinin turizm olanaklarını geliştirmek için büyük çaba harcıyor. Bu yeni pazarı tanımak için geçen yıllarda Seyşel’ler ile başladığımız Afrika turlarımıza bu yılda devam edip bilgiler aktarmayı sürdüreceğiz.
Tanzanya 1 milyon km2 ye yaklaşan çok büyük bir ülke. Çok zengin turizm olanakları var. Ancak bu zenginlikleri henüz yeterince değerlendiremiyor. Enerji en büyük sıkıntıları.Enerji olmaması turizmi de çok etkiliyor. Başkent Dar es Salaam dahil büyük şehirlerde çok sık elektrikler kesiliyor, cep telefonları da dahil olmak üzere iletişim kesiliyor. Bu durum turizm merkezlerinde daha da büyük problemler yaşatıyor.Jeneratörler yetmiyor, klima, soğutma ve ısıtma problemleri turistik bölgeleri etkiliyor. Enerji yatırımcıları bu pastadan faydalanmak üzere ülkeye adımlarını atmışlar. Türk yatırımcı Enka’nın da büyük bir enerji yatırımına yakında başlayacağını büyükelçimizden öğreniyoruz. Ülkenin Hint okyanusuna bakan uzun sahillerinde çok geniş kumsalları var.Beyaz kumlu, Maldivleri andıran bu sahillerde yeni yeni yabancı yatırımcıların Melia, Hilton, Serena gibi zincir tesislerin yatırımları devreye girmiş. Sırada diğer büyük zincirler de var. Yatırım yeri bulmak kolay ve Tanzanya hükümeti yabancı yatırımcıya büyük kolaylıklar sağlıyor. Uzun dönemli leasing ve kiralama yöntemleri ile yatırımcılar projelerini büyük bürokratik engeller yaşamadan gerçekleştiriyorlar. Halen ülkenin en önemli turizm ürünü Milli Parklar. Ülkede 30 u aşkın milli park var. Parklardaki çok zengin hayvan çeşitleri ve bitki türlerinin yabancı meraklıları turizmin ana damarını oluşturyor. Ülkeye gelen yabancı turist sayısı daha 1 milyonu bulmuyor. Bu parkalarda da yine yabancı tesislerin çeşitli büyüklük ve kalitede lodge adı verilen tesisleri var. Bu tesisler milli parkların doğal yapısını bozmayan, daha çok ağaç ve sazlardan oluşmuş 15-30 arasında bungallowlardan oluşuyor. Ancak restoran, bar, yüzme havuzu, masaj ve spa gibi safari dışında kalan zamanlar için turistlere her türlü hizmeti veren bölümleri olan tesisler olduğunu da yazalım.Tesislerin yatırım ve işletmeleri yine başta Güney Afrika ve Ingiliz turizmcilerin elinde toplanmış. Uluslararası ulaşım Dar es Salaam ve Klimanjaro havaalanları ile daha çok charterlar ve Emirates, Qatar gibi körfez ülke havayollarının indiği turistik Zanzibar havalalanından gerçekleşiyor. THY da Dar ve Klimanjaro havaalanlarına haftanın 6 günü düzenli uçuyor. Ancak diğer şehir ve Milli parklara çok sayıda yerli ve yabancı küçük jetler ve daha çok 4- 16 kişilik pervaneli küçük uçaklar ile rahatlıkla ulaşılabiliyor. Parklarda havaalanları yok, pist parkın yeşillikleri arasında bir boşluktaki uzunca bir toprak parçası. ‘’Out of Africa’’ filminden hatırlayacağınız bazen yalnızca ağaç ve sazlardan oluşturulmuş kuçuk bir kulube terminali oluşturyor. Check in’i pilot elindeki listeden yapıyor.Bavullarınızı yerliler birkaç dolara uçağa yerleştiriyor. Sonra da ‘’Hakuna Matata’’.Yani ‘’Problem Yok’’.
Tanzanyalılar bize çok zengin ve sıkı bir program hazırlamışlar. En önemli turizm ürünleri olan Milli parklardaki safarilerden 6 tanesini gezme fırsatı yakaladık. 1 milyon km2’ye yaklaşan bu ülkede 30’u aşkın Milli Park var. Biz THY nin sabaha karşı başkent Dar es Salaam’ a varan uçuşuyla ilk gece otelimizde kısa bir süre dinlendik. İlk gün Tanzanya Turizm bakanı ve Büyükelçimizi ziyaret ettik. Sonraki gün Safari turumuza başladık.
Turumuzun ilk gününde küçük Cessna uçağı bizi 1 saat 15 dakikalık bir uçuşla Selous Game Park’ını yakınlarındaki bir toprak alana indirdi. Safari cipleri ile bizi karşılayan kalacağımız lodge’un yöneticileri bizi iki gece konaklayacağımız Tanzanya’nın en uzun nehri olan Rifuji nehri kıyısındaki Foxes Safari Kampları grubunun Rifuji Safari Kampına getirdi.
14 tenteli kulübeden oluşan tesisimizde, iki yataklı odalar, banyo, tuvalet, balkonlu ahşap yapısı ile tipik Afrika yapısını yansıtan özellikler taşıyordu. Kampta sınırları belirleyen bir duvar, tel örgü falan yok.Yani tesis parkın doğal özelliklerini koruyacak şekilde yapılanmış. Gece parkta yaşayan tüm hayvanlar ile karşı karşıya kalmanız olası. Bu nedenle akşam hava kararırken Tanzanya parklarının hemen tümünde güvenliği sağlayan Masai’li yerliler göreve başlıyor.Vahşi hayvanların dilinden anlayan Masailer görevi sabah saatlerinde uyanan kamp görevlilerine, deyim yerindeyse, gündüz mesaiisine bırakıyor. Gece yemekten dönerken, yada gece odanıza gidip gelirken kapınızda bekleyen Masai’li korumanız size eşlik ediyor. Selous Game Park’ında elektrik yok. Jeneratör sabah 3 saat ve akşam 3 saat kampa elektrik sağlıyor. Bu süre içinde banyonuzu alacak, yemeğinizi yiyecek ve pillerinizi şarj edeceksiniz. Tabii internet yok. Cep telefonları da sadece uzun bir ağacın merdivenle çıkılan orta bolümüne hazırlanmış bir kutu içinde ancak sms alıp vermeye yetecek bir sinyal alıyor. Mesaj alacak ve atacaksanız bu kutu içine telefonunzu koyup bekliyorsunuz. 2 gece kaldığımız bu kampta Rifiju nehrinde bir bot turu yaparak ilk günü tamamladık.
Nehirde kısaca hipo dedikleri su aygırları, timsahlar ve yüzlerce çeşit kuş türü gördük. Nehir kıyısında gezinen buffalo ve çeşitli tip ve isimlerdeki sığırlar da gördüğümüz diğer hayvan çeşitlerini oluşturdu. Ertesi gün sabah erkenden başlayıp akşama kadar süren safaride, cipimizde rehberimizin seçtiği güzelgergahta bu 55bin km2 lik parkın çok küçük bir bölümünü gezdik ama parkın bulundurduğu tüm hayvanları da gördük. Aslan, fil, zürafa, impala, timsah, zebra, maymun türleri, geyik ve ceylan benzeri çeşitli adlardaki hayvan örnekleri ve binlerce çeşit rengarenk kuş türü. Öğlen yine korumalı bir alanda yediğimiz yemekte tesisin kutulara hazırladığı doyurucu yemeğimizin ardından hava kararırken dönüş yapıp kendimizi kampın serin havuzuna attık.
Masailerimize ‘’Jambo’’ – merhaba, iyi günler– diyerek onların arkasından güvenle odalarımıza çekildik. Lodge’umuz mevsimine ve paket çeşitlerine göre günlük 300-600 Euro arasında değişen fiyatlarda satılıyor. Safari kampları resort tesislerden farklı olarak, safari turlarını, tekne turlarını ..vs.kapsayacak şekilde veriliyor. Bizim bulunduğumuz Şubat sonunu kapsayan hafta çok sıcak ve yüksek sezon olmamasına rağmen bu fiyatlarda günlük paketler içeriyordu.
2 gün kaldığımız Selous Game Park’ın ardından minik uçağımız ile bize ayarlanan zangin programın 2.durağı Zanzibar adasına uçtuk. Zanzibar Tanzanya’nın özerk eyaleti. Ayrı Başkan ile yönetiliyor, Turizmi de ayrı bir yönetim idare ediyor ama Dar es Salaam’a da bağlı. Ada son yıllarda Avrupa’da moda oldu. Büyük yatırımcılar Hint okyanusunun karekteristik beyaz kumlu sahillerine lüx resort tesisler kazandırmışlar. Odalar çok pahalı ama şehir genelde ucuz.
Stone Town adındaki merkez, adanın başşehri gibi. Portekizlilerin yaptığı ama sonradan Ummanlılar tarafından istila edilirken yıkılıp Arab mimarisi özellikleri ile yeniden yapılan kale ve çevresi tipik Orta Doğu şehrini hatırlatıyor. Feribot iskelesi, Forodhani Gardens, House of Wonders ya da Beyt El-Acayip, Mizingani Road ve Old Fort of Zanzibar, Stone Town’ın turistik yöreleri. Halil Tuncer ağabeyimiz burada iyi iş çıkardı, fotograflamadığı yapı ve nesne bırakmadı! Yine iki gün planlanan Zanzibar’da küçük bir Milli Park olan ve az sayılarda da olsa ülkeye özgün hayvanların bulunduğu Jozan Forest de foto safari olanağı bulunuyor.Yüzlerce değişik bitkinin yetiştiği Botanik bahçesini kapsayan Spice Tur’da değişik baharatlar, egzotik meyveler ve bitkiler ile tanışabilir, satın alabilirsiniz.
Sonraki gün, diğer 2 günlük Ngorongoro Game Park için heyecanla yola koyulduk.Çünkü Ngorongoro Tanzanya’nın en büyük Milli parklarin biri ve yolda ünlü Klimanjaro dağını da göreceğiz. İspanyol pilotumuz Manuel’in yanındaki boş olan co-pilot koltuğuna kurulduk. 4 kişilik küçük Cessna’da Ngorongoro’ya giden iki Alman da vardı. Ben arada Manuel otomatik pilota aldığında uçağı kullanıyormuş gibi yapıp Almanları da korkuttum. Zanzibar’dan Ngorongoro, küçük uçağımız Cessna için uzak bir mesafe, bu yüzden önce kuzeydeki sahil kenti Tanga’ya indik. Alçak uçuşta ve çok açık havada muhteşem manzaralar ile uçağımız Klimanjaro’ya teğet geçerek Tanzanyanın 2.büyük kenti Arusha’ya indi. Elbette 5.895 metre yükseklikte bu zirveyi yakından görürken heyecanlandık ve onlarca foto ve dakikalarca video çekerek arşivimiz genişlettik. Ve nihayet Manyara gölü kenarındaki şirin Manyara havaalanına indik.
Bizi bekleyen rehberimiz ile gece kalacağımız Wild Life Resort otelin lunch box’ı ile öğle yemeğimizi ayaküstü yiyerek Ngorongoro Milli parkının kapısına kadar gittik. Bu parklara girmeden önce mutlaka foto ve video çekim ücretini ödeyerek izin almanız gerekiyor. Tanzanya Turizm Bakanlığı bunları bizim için halletmiş ve rehberimiz Timothy – yada kısaca – Tim, bu bürokratik işlerle uğraşırken biz daha Milli park kapısında, bize adeta hoşgeldiniz diyen maymun, güzel çekici renklerdeki iri kertenkele ve inanılmaz güzel, rengarek kuş cinsleri ile tanıştık.
Ngorongoro bir krater ağzı. Toplam yüzölçümü 18.5km2, çevresi 20km ve en üstten krater dibi 600 m yükseklikte bir doğa harikası. Krater, yapısıyla ve güzelliğiyle görenleri büyülüyor. Yaklaşık 20 kilometre çapındaki çukur, kendisini dış dünyadan ayıran 600 metre yüksekliğinde ve etrafı ormanlar ile bir doğal çit ile çevrili. Kalacağımız Wild Life Resort’ a doğru yol alırken parkın kurulmasında emeği geçenleri, bu emek sırasında çeşitli kazalarda ölen yabancı doğaseverleri, anıtlarını ve parkın 1978 yılında Dünya Mirası olarak kabul edilerek ve tamamen korumaya alındığını öğreniyoruz. Otelimiz 600 m yüksekliğe kurulmuş muhteşem manzaralı bir otel.
Tanzanya’nın en büyük Milli Parklarından biri olan Ngorongoro ve Serengeti ülkenin en büyük ve en çok hayvan çeşidi barındıran, bu yüzden de en popüler parkları. Deniz seviyesinden yaklaşık 1800 metre yükseklikteki krater ağzına yerleşmiş Ngorongoro’daki otelimizden 600 m aşağıya inince bu hayvanların tümünü gördük, fotografladık ve video çekimlerini yaptık.
Foto safariye gelmiş turistlerin cipleriyle takip ettikleri aslanların, fillerin, gergedanların, su aygırlarının, zürafa ve çeşitli antilopların yanı sıra güney Afrika geyikleri, impalalar, siyah benekli Afrika maymunları, babunlar, yaban domuzlan, sırtlanlar ve ayrıca, devekuşu, ördek ve diğer kümes hayvanlarıyla 200′ü aşkın kuş türü, krater içindeki çukur bir tabağa benzeyen bu alandaki göl ve nehirlerin etrafında bir sonraki mevsimsel göç tarihine kadar yaşamlarını sürdürüyorlardı.
Ngorongoro kraterinden sonra 6 saatlik bir yolculuk ile varacağımız diğer parkımız Serengeti öncesi ünlü Masai Mara bölgesindeki bir Masai köyüne uğrayıp onların evlerini, danslarını, müziklerini ve yaşamlarından kesitler görüp ve Tanzanya turumuz boyunca kaldığımız en lüks lodge olan Serena Hotels grubunun Serengeti parkındaki tesisine ulaştık. [email protected] – www.serena.co.tz
Serengeti sonrası en son durağımız olacak, Dünyanın 2.büyük gölü, ünlü Viktorya gölü kıyısına kurulmuş şirin Mwanza kentine ulaştık. Burada bizi karşılayan Mwanza turizm ofisi direktörü sevgili Gloria ve Sarah, 2 gün boyunca bizi mükemmel bir şekilde ağırladılar.Şehir turu ile fakir ama gururlu Mwanza insanlarının yaşamlarını, kayalar üstüne kurulmuş tarihi ilginç Mwanza evlerini, göl kenarındaki yeni tesislerini, yine göl kıyısındaki beyaz kumlu sahil otellerini gördük. Akşam yine Viktorya gölü kıyısındaki hoş bir restoranda dolunay altında yediğimiz yemek ile otelimize çok mutlu olarak döndük.
Ertesi gün şehrin hemen karşısındaki bir küçük ada olan Sanaanane’de Tanzanya’daki son milli parkımızı gezmek üzere teknemize atladık. Kısa bir deniz yolculuğundan sonra bu ıssız ada’ya geldik. Ada’da az sayıda da olsa yine artık tanıdığımız hayvan çeşitleri olan impala, maymun ve büyük su kaplumbağalarını gördükten sonra otelimize dönüp, dönuş yolculuğu için hazırlığımızı yapıp haavaaalaanının yolunu tuttuk. Yaklaşık 2 hafta süren Tanzanya’dan güzel anılar ile ayrıldık. Tanzanya yakın geleceğin yeni turizm destinasyonu olacaktır. Yatırımcılar için cazip bir turizm ülkesi, ‘’First come first serve’’ yani ilk gelenlerin kazançlı çıkacağı bir ülke olacaktır Tanzanya. Türk havayollarının da hem Klimanjaro havaalanı ile ülkenin kuzey bölgelerine ve hem de Dar es Salaam havaalanı ile başkent ve güney Tanzanya için seferleri olması Türk yatırımcılar için çok önemli bir avantajdır.