Mandalya Çevre Platformu (MÇP) çatısı altında birleşen “Milas-Güllük (Mandalya) Körfezi-Antik Karia” topraklarında yaşayan yöre sakinleri mevcut balık çiftliklerinin yarattığı çevre sorunlarını ve geleceğe yönelik tehlikeleri içeren bir yazılı basın açıklaması yaptı.
Mandalya Çevre Platformu (MÇP) çatısı altında birleşen “Milas-Güllük (Mandalya) Körfezi-Antik Karia” topraklarında yaşayan yöre sakinleri olarak, “mevcut balık çiftliklerinin yarattığı çevre sorunları” aşırı yemleme, yem ambalaj atıkları, ağ yıkama, aşılama vb işlemlerin yarattığı yoğun kirlilik ile boğuşurken şimdi de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan “Bütünleşik Kıyı Alanları Planı” ile gelecekte, çiftliklerin karaya-kıyılarımıza, plajlarımıza daha da yaklaşacak olmasından endişe duyuyoruz.
Birleşmiş Milletlerin “Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler” için belirlediği “Eylem Planı” çerçevesinde 1978 yılında yürürlüğe giren; 1995 ve 2004 yıllarında revize edilen “Akdeniz’in Deniz Ortamı ve Kıyı Bölgesinin Korunması (Barselona) Sözleşmesi”nin ülkemizce de 2004’te imzalanmasının ardından “Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması”nın ancak “deniz çevresinin yanı sıra, kıyı alanlarını da kapsayacak biçimde” genişletilerek mümkün olacağına kanaat getirilince, yapımına 2016 yılında başlanılan ve bu yıl 18 Eylül’de onaylanarak 19 Kasım’da askıya çıkarılan “Aydın-Muğla İlleri 1/50 000 Ölçekli Bütünleşik Kıyı Alanları Planı”nında sözde disiplin altına alınmaya çalışılan balık çiftlikleri için Muğla ilinde “su ürünleri tesisleri ve yetiştiriciliğine müsait” iki bölge/sınır tanımlanmıştır.
Bu iki bölge sınırlarının birbirine ve karaya en çok yaklaştıkları “İnceburun ve Metelik Adası” ile sınırın tam ortasından geçtiği “Yılan Adası”na en yakın noktalarda inceleme yaparak tespit ettiğimiz mevcut balık çiftliklerine ilave olarak neredeyse “yüzerek ulaşılabileceğimiz mesafede yenilerinin kurulmasını-taşınması”nı yöre halkı olarak istemiyoruz.
Yaşadığımız bölgeye-karaya-kıyılarımıza-plajlarımıza en yakın noktalarda konuşlanmış olan mevcut çiftliklerin uzaklaştırılmasını beklerken, kıyılarımıza daha da yanaşmalarına izin veren yeni yapılan planlarla, körfezin bütününü yok etmeye yönelik girişimlere sessiz kalmayacağımızın bilinmesini isteriz.
Bu kapsamda hazırladığımız “plana itiraz” dilekçemizi bölgedeki 40’a yakın site yöneticileri ve sakinleri ile paylaşılarak ilgili/yetkili kurumlara ulaştırılmasını sağladık/önayak olduk.
Sesimizin duyulacağından ve itirazlarımızın gereğinin yerine getirileceğinden umutluyuz; çünkü 2000’li yılların ortalarında hassas alan niteliğindeki “kapalı koy ve körfezler”deki balık çiftlikleri, yine STK’ler tarafından gündeme getirilerek idari dava konusu da olmuş ve bugün bulundukları yere, karadan 1/1’5 mil uzağa taşınmaları ile sonuçlanmıştı.
Buna rağmen MÇP, faaliyetlerin “ticari amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen kurallar”a uygun olarak yürütülmemesi nedeniyle bölgede yaşanan aşırı kirliliğin “deniz suyu yüzme (plaj suyu) kalitesi” ve dolayısıyla iç ve dış turizmi olumsuz etkilenmesine yol açıcı girişimler ile;
“Belediyeden daha fazla yatırımcıya yetki veren ve yerel yönetimlerin yetkilerini elinden alan” planlara dayandırılarak, deniz yüzeyinde belirlenen sınırlarda 2021 yılı yazına kadar tamamlaması hedeflenen “şamandıralama” çalışması ve;
Muğla Kültür Balıkçıları Derneği tarafından Güllük açıklarındaki balık çiftliklerinin basın mensuplarına gezdirilmesi gibi kamuoyu oluşturma çabaları ise doğanın katledilmesinin perdelenmesi faaliyetleri olarak değerlendirmektedir.
MÇP, kıyılarımıza 500 ilâ 700 metre arasındaki uzaklıklarda konuşlanmasına yol açacak sınır çizgilerinin yeniden düzenlenmesi; mevcut balık çiftliklerinin ivedilikle açık denizlere taşınması; bölgedeki tüm plajlar ve kıyılarımızın “plaj olma özelliği”ni yitirilmesine yol açıcı bu durumun derhal durdurulması; kıyılarımıza yakışan çağdaş yaklaşımlarla çözüm yolları araştırma gayretlerimize tüm doğa dostlarını katılmaya ve birlikte olmaya davet etmektedir.