Covid – 19 yine eski bir destinasyon yazımızı bu ayda tekrarlamamıza sebeb oldu.
Tam 26 yıl önce geldiğim Manila’yı PATA Travel Mart nedeniyle tekrar görme şansı yakaladım. Aradaki fark tüm diğer Asya şehirlerinde gördüğüm inanılmaz gelişmeyi Manila’da da görmüş olmam. Yani Asya genelinde olduğu gibi zenginlik ve fakirlik içiçe. Gökdelenler ile barakalar, Lexus arabalarla yalnıyak yürüyenler yan yana. Bir yanda lüx markaların yer aldığı modern alışveriş merkezleri öte yanda karton üstünde birşeyler satıp yaşama savaşı verenler. Gelir dağılımının en adaletsiz olduğu ülkelerden biri olan Filipinlerde, özellikle Manila’da, zengin ve fakir arasında bir uçuruma ulaşan gelir düzeyi farkı, fakir kesimi suça teşvik eden bir yapı oluşmasına neden oluyor ve kentte dolaşırken üzerinizde değerli hiçbir eşya veya mücevher bulundurmamanız öneriliyor. Bu nedenle özellikle gece belli yerler dışında dikkatli olmak gerekiyor.
Filipinler, seyahate çıkmadan önce tropikal tayfun ve hortumlar etkisindeydi. Genelde ülkenin karekteristik özelliği olan bu iklim kuşağı bulunduğumuz hafta herhalde bizim için dinlenmeye çekildi, son gün yağan şiddetli yağmur dışında bizi pek etkilemedi.
Modern Fuar alanı, Kongre merkezi, otelleri, Arenası ve alışveriş merkezini içinde bulunduran SMX merkezine hergün gitmek zorunda olmamız nedeniyle çok fazla gezme olanağı yakalayamadığımız Manila şehrini dostumuz Cebu Holidays genel müdürü Ricky Paul’ün rehberliğinde kısaca görebildik.
Pasig Nehri’nin güney kıyısında yer alan, Latincede “duvarların içindeki yer” anlamına gelen Intramuros, Manila’nın İspanyol koloni döneminden kalan eser ve yapılarını içeren duvarlar ile çevrili tarihi eski şehir bölgesinde yer alıyor.
Bu eski şehirde büyük bir bölümü restore edilmiş olan birçok tarihi kilise, bina, heykel, açık hava parkı ve restoran, sanat galerisi, turistik hediyelik eşya mağazası ve kültür merkezi bulunuyor.Intramuros bölgesinin mistik bir atmosfere sahip olan tarihi sokaklarını, kalesa adı verilen otantik faytonlar eşliğinde de gezmek mümkün.
Burada Barrio San Luis along Juan Luna sokağı üzerinde yer alan doğal yapıları hemen hemen hiç bozulmadan restore edilmiş olan yan yana sıralanmış 5 tane koloni dönemi evini mutlaka ziyaret edilmesi gerekenler arasına kaydedin.
Bir diğer kaydı da Filipinlerin politik suçluların hapsedildiği ve idam edildiği görkemli Santiago Kalesi için yapın. Kale, günümüzde yemyeşil bir park içerisinde çiçeklerle süslü bahçelerin ortasında yer alan güzel bir gezi ve dinlence durağıdır.
Manila Körfezi’nin hemen kıyısında, Roxas Bulvarı’nın kuzey ucunda yer alan Rizal Parkı, Manila’nın kalbidir. İspanyol kolonilerine karşı başlatılan yangınlı ayaklanmanın ve Amerikan yönetimine baş kaldırılarak girişilen özgürlük mücadelesinin başladığı yer olarak bilinen tarihi park, yıllar boyunca birçok kez Filipin egemenlik mücadelelerinin ana sahnesi konumunda da bulunmuş.
Luneta adıyla da bilinen Rizal Parkı içerisinde; şehrin en lüks deniz kıyısı restoranları, en göz alıcı müzeleri, sık sık ücretsiz klasik müzik konserlerinin düzenlendiği açık hava tiyatrosu, bir gökyüzü gözlem evi ve Manilalı ailelerin favori eğlence ve dinlence durağı hâline gelen yemyeşil geniş bir piknik alanları bulunuyor.
1587 yılında barok stilinde inşa edilmiş olan Aziz Agustin Kilisesi, Filipinler’de bulunan en eski tarihi kilise olma özelliğine sahip. İkinci Dünya Savaşı yıkımından mucizevî bir biçimde hiç hasar almadan kurtulan kilise binası, Intramuros bölgesi içerisinde yer alan en dikkat çekici tarihi yapılardan biridir.
Kilisenin içi trompe l’oeil ekolüne ait göz yanılsaması esasına dayanan ilgi çekici duvar resimleriyle dekore edilmiş. Kilisenin arka tarafında yer alan küçük manastır bölümü, günümüzde tarihi dini objelerin ve sanat eserlerinin sergilendiği bir müzeye dönüştürülmüş.
Ayrıca kilise alanı içerisinde Peder Blanco’nun Bahçesi adı verilen nefes kesici güzelliğe sahip küçük bir bahçe de bulunmakta.
Filipinler’in kültürel, tarihi ve doğal miraslarını gözler önüne seren Filipin Ulusal Müzesi, oldukça geniş bir alan üzerine kurulmuş. Müze içerisinde yer alan sergiler sanat, botanik, zooloji, jeoloji ve antropoloji olmak üzere beş kategoride sergileniyor. Müze içerisinde en önemli bölümlerden biri; 19. yüzyılda yaşamış olan Filipinli ressam Juan Luna’nın dikkat çekici güzellikteki resimlerinin bulunduğu sergidir. Ayrıca antropoloji bölümünde yer alan Filipin takımadaları içerisinde bulunmuş olan, en eski insan kalıntısı olarak kabul edilen Tabo Adam adlı kafatası da görülmeye değer bir arkeolojik eser.
“Burada saygıdeğer bir adam yaşıyor” anlamını taşıyan Malacalang Sarayı, Filipinlerin Cumhurbaşkanı’nın yaşadığı saray. 18. yüzyılda İspanyol aristokratlarının malikânesi olarak inşa edilen Pasig Nehri’nin kuzey bölümünde yer alan bu tarihi yapı, restore edilerek bugünkü göz alıcı görünümüne kavuşmuş. Sarayın içerisinde Filipinlerin cumhuriyet tarihine ışık tutan bir müze bulunmaktadır. Ayrıca sarayın etrafı, güzelliği dillere destan geniş bahçelerle çevirilidir.
Ayala Müzesi, Filipin tarihinin önemli anlarını gözler önüne seren üç boyutlu minyatür diyaromaları ile ünlü. Bunların yanı sıra dört katlı büyük müze içerisinde; 18. – 19. yüzyıla ait geleneksel Filipin kostümleri sergisi, ada kabilelerine ait yerel mücevherler sergisi ve koloni dönemi öncesinden kalan altından yapılmış heykeller, objeler ve hazinelerden oluşan koloni dönemi altın eserler sergisi bulunmaktadır.
Dünyanın en büyük Chinatown’u Manila’da bulunuyor. Değişik Çin yemekleri, Çin’den gelen herçeşit sanat ürünü ve hediyelik eşyayı alabileceğiniz yanyana sıralanmış çok sayıda tipik dükkanın yanısıra modern alılşveriş merkezleri de birkaç gününüzü geçirebileceğiniz büyüklük ve ilginçlikte. Binondo adıyla da bilinen Chinatown içerisinde, 1596 yılından kalma tarihi Binondo Kilisesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca Ongbin Sokağı içerisinde alternatif Çin tıbbına ait birçok çeşit bitki, bitkisel karışım ve ilaç türevi maddeler; Çin’e özgü meyve, sebze ve baharatlar satılmaktadır.
Doğal felaketler ve savaşlar yüzünden birçok kez yıkıma uğrayan Manila Katedrali’nin orijinali, 1581 yılında stilinde inşa edilmiştir. 1592, 1614, 1870, 1958 ve 1981 yıllarında defalarca yenilenen katedral; günümüzde aslına uygun olarak oluşturulmuş göz alıcı bir iç ve dış dekorasyona sahip. Katedralin dış duvarları, azizlerin kafalarından oluşan heykellerle süslüdür. Manila Katedrali, tarih boyunca Manila’da görev yapmış birçok başpiskoposun mezarını içerisinde barındırmakta. Göz alıcı dini resimleri duvar freskleriyle göz dolduran bir iç dekorasyona sahip olan katedral, şehirde gerçekleştirilen dini festivallerin ve klasik müzik konserlerinin odak noktası konumundadır.
Manila’da konaklama sorunu yaşanmıyor.Tüm uluslararası otel zincirleri modern binaları ve servisleri ile hizmet veriyor. Bu oteller Roxas Bulvarı, Makati ve çevresinde yer alıyor. Yalnız oda fiyatları diğer Asya ülkelerine göre daha yüksek.