Türkiye yeni turizm stratejisi ve 2020 için belirlediği rekor tanıtım bütçesi ile cari açığın finansmanındaki en büyük kalem olan turizm gelirlerini artırmak için harekete geçse de; hükümetin sektöre getirdiği iki yeni vergi istenen sonuca ulaşmada sıkıntı yaratabilir.
Sektör temsilcilerine göre, son bir yılda yaşanan yüzde 35 civarındaki maliyet artışlarının ardından, getirilen iki yeni verginin de fiyatlara yansıtılmasıyla birlikte, “fiyat duyarlı” destinasyon olarak tanımlanan Türkiye’nin Akdeniz’deki rekabet avantajı darbe alabilir.
Eylül ayında Türkiye’nin yeni turizm stratejisini açıklayan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2023 yılında 75 milyonun üzerinde turist ve 65 milyar dolar turizm geliri hedefi koyduklarını; bunu da turist başına ortalama harcama ve geceleme sayısını artırarak yapacaklarını söylemişti. Söz konusu strateji doğrultusunda, Türkiye’nin tanıtımına ayrılan bütçe de 2019’daki 72 milyon dolar seviyesinden 2020 yılı için %150 artışla 180 milyon dolara çıkarıldı.
Bu tutarın 55 milyon dolarının hükümet tarafından, 125 milyon dolarlık kısmının ise Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’ndan sağlanması planlanıyor.
Türkiye’nin turizm potansiyelinin dünyada tanıtılmasını amaçlayan ajansın gelirlerinin büyük kısmı, turizm sektörü oyuncularından alınacak katkı payları ile oluşturulacak. 1 Ekim’de başlayan uygulama ile turizm sektöründeki her türlü işletme, gelirleri üzerinden ajansa belli oranda mali katkı sağlamakla yükümlü kılındı. Bu oran konaklama tesisleri için elde edecekleri her türlü gelirler üzerinden binde 7.5 olarak belirlendi.
Ancak sektör yetkililerine göre darboğazdan henüz yeni kurtulan turizm sektörü bu vergi nedeniyle endişelerini dile getirirken, sektöre getirilen ikinci bir vergi bu endişeleri daha da artırdı.
“Konaklama vergisi” olarak adlandırılan düzenleme ile, konaklama tesislerinde geceleme hizmetleri ve tesis bünyesinde sunulan diğer hizmetler üzerinden %2 ilave vergi alınacak. Vergi oranı 2020 sonuna kadar geçici olarak %1 olarak uygulanacak.
Maliyet artışlarının fiyat artışlarını beraberinde getireceğini, bunun da Türkiye’nin “rekabetçi fiyat” avantajını olumsuz etkileyeceğine işaret eden Armada Uluslararası Otelcilik Yönetim Kurulu Başkanı Kasım Zoto, “Maliyet kaynaklı olarak fiyatlarda zaten artış var. Elektrik ve doğalgaz zamları, gıda fiyatlarındaki artış, içki zamları ile son bir yılda maliyetlerimizde minimum %35-40 artış var” dedi ve ekledi: “1 Ekim’de de Turizm Tanıtım Geliştirme Ajansı payı uygulaması başladı. Şimdi ayrıca konaklama vergisi uygulanmaya başlanacak. Tüm bunların fiyatlara yansıması kaçınılmaz. Ancak kritik nokta şu ki, Türkiye fiyat endeksli bir destinasyon. Fiyatlarındaki her 1 euro artış, Türkiye turizminin satış şansını azaltıyor.”
Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) veri analiz şirketi STR’den derlediği verilere göre, Türkiye’de oda fiyatları bu yılın ortalamasında 80 euro olurken; Avrupa’da ortalama oda fiyatları 114 euro civarında gerçekleşti.
Ortalama oda fiyatı İstanbul’da 91 euro, Antalya’da 98 euro olurken; Atina’da 142, Milano’da 151, Barcelona’da 150 euro seviyesinde.
Türkiye Otelciler Birliği Başkanı Müberra Eresin, Avrupa’nın önde gelen turizm destinasyonlarıyla bile karşılaştırıldığında yüzde 2 konaklama vergisinin çok yüksek olduğunu belirterek, “Ortalama oda fiyatının 150-160 euro olduğu Avrupa şehirlerinde bile maksimum 2 euro konaklama vergisi ödüyorsunuz. Daha düşük oda fiyatı olan destinasyonlarda bu 0.5 euroya kadar iniyor” dedi ve ekledi:
“Dolayısıyla ortalama oda fiyatının 70-80 euro olduğu Türkiye’de siz 5 TL’yi geçemezsiniz, geçmemelisiniz. Ama çıkan kanun konaklama hizmetinin yanı sıra konaklamaya dahil satılan yeme içme, spor, ya da herhangi bir aktiviteden de yüzde 2 bedel alınmasını öngörüyor. 70 euro civarına oda satarken 2 euro konaklama vergisi alamazsınız.”
WOW Istanbul Hotels & Convention Center Genel Koordinatörü Ziya Cihan da, ilave vergilerin getirdiği maliyet artışlarının ardından Türkiye’nin Akdeniz’deki rakipleri karşısında avantaj kaybı yaşayacağına dikkat çekti. Cihan, “Oteller bu ilave yükleri fiyatın üzerine koymak zorundalar. Diğer yandan yurt dışı alıcılar en ufak şeyden etkileniyor. Fiyat da bunun başında geliyor” dedi ve ekledi:
“İlave vergi günlük 1 euro bile olsa, 10 gün kalan bir kişi için 10 euro eder. Dört kişilik bir aile için 40 euro fazla fiyat demek. Zaten müşteri bulmak, pazar kapmak zor. İşin içine fiyat girince Yunanistan, İspanya ve Akdeniz’e kıyısı olan tüm ülkeler size rakip. Zor bir durum olacak.”
Türkiye, son yıllarda Mısır ve Tunus gibi ülkelerdeki siyasi gelişmeler nedeniyle, bu pazarlardan da pay kapmıştı. Ancak Türkiye’ye karşı fiyat avantajı da bulunan Tunus’un turist sayılarında yeniden başlayan yükseliş de, Türkiye için bir risk.
Diğer yandan Türkiye Otelciler Birliği, Türkiye Otelciler Federasyonu ve Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği de yaptıkları ortak açıklamada, konaklama vergisine bağlı fiyat artışının oluşturacağı olumsuz algının turizmde kendini göstereceğini; 2023 turist ve turizm geliri hedeflerine ulaşmada sıkıntı yaşanabileceğini vurguladı.
Açıklamada, “Yakın tarihte yürürlüğe konan Türkiye Turizm Geliştirme ve Tanıtım Ajans payı kesintisini yönetmeye hazırlanan sektör bu sefer getirilen konaklama vergisi nedeniyle daha da yüksek bir oranlı maliyet ile mücadele etmeye çalışacaktır. 2015 ve 2016 yıllarında yaşanan daralma sonucu henüz rekabet gücünü toparlamaya başlamış turizm sektörünün bu ek maliyetlerle hedeflere ulaşabilmesi kolay olmayacak” denildi. (REUTERS)