web analytics

21 Kasım 2024, Perşembe

Turizmde Çin Modeli

Turizmde Çin Modeli

Hükümetin bir süre önce ,‘’artık biz de böyle yapacağız, Çin gibi gelişme modeli uygulayacağız, onun gereğini yerine süratle getireceğiz…’’ türü söylemleri, özünde iki önemli kararı barındırıyor.

DÜŞÜK ÜCRET, DEĞERSİZ TÜRK LİRASI

Dövizin bir yıl içinde %70’leri geçen değer kazanması, görünüşte yurt dışından turist getirenlerden yararlanan kesimi sevindirmiştir. Fiyatların yabancı para cinsinden artmasa da, TL bazında artması, memnunluk yaratmıştır. Çalışanlara verilen ücretlerin , asgari ücret baz alınırsa,260€ düzeyine inmesi ki ,bu işverene yaklaşık 360€ olarak yansımaktadır,. Bu da Çin modelinin turizmde yürürlüğe sokulduğunun işaretidir.

ÇİN MODELİ NEDİR?

Çin,1980’lerin sonunda bir karar alarak ülkeye yabancı sermaye çekmeye, onlara her türlü desteği vermeyi kararlaştırdı. Onlara arsa verdi, inşaat yaptı, günde 1 dolara razı işçileri organize etti, hammaddeyi, örneğin bakırı dünya pazarlarından milyonlarca ton o günün pazar koşullarında normal fiyata aldı, Çin’in toptan büyük miktar alması nedeniyle dünya bakır piyasasında fiyat ikiye katlandı, böylece Çin ucuz emek ve ucuz hammadde ile yatırımcıların ülkeye koşmasına neden oldu.

Günde, bir dolara bile razı olan çalışanların son 30 yılda ortalama aylık ücretler aylık 30 dolardan 600 dolarlara çıktı.

Fırsatçı ekonomik dünyaya göre aylık 600 dolar yüksek!!!, daha ucuzunu nerede üretebiliriz sorusunun yanıtını , Türkiye’de buldular.

Turizmde de bu modeli, rekabet adı altında ülkemizde hayata geçirmenin yolu dövizin değer kazanmasıyla gerçekleşmiş oldu.

Pandemi dünyayı sarstı, iş azaldı, ancak işi olan ülkelerde fiyatlar ülkemizde olduğu gibi neredeyse yarı yarıya düşmedi, hatta arttı.

Çaresiz işletmeciler devletten doğru dürüst yardım alamayınca eldeki ürünü, bırakın para kazanmak, para döngüsü olsun diye maliyetine, hatta altına vermeye başladılar. İstanbul gibi 12 ay çalışan şehirde bile fiyatlar geçmiş yılların çok çok altında seyretmektedir. Bunun sonucu eldeki elemanlara iş verilememiş, verilenin de maaşı, satın alma gücü dikkate alınırsa eskisinin altında olmuştur.

PERSONEL SEKTÖRDEN KAÇIYOR

Sadece sektördeki kaçmıyor, Turizm lise ve yüksekokulları, üniversiteleri de talep yetmezliğinden kapanıyor. Turizmci olmak isteyen yok. Ücretler düşük, iş garantisi yok, en ufak krizde kendini hangi pozisyonda olursa olsun kapını dışında buluyor.  Devletin hiçbir güvence desteği yok.

Talep yetersizliğinin nedeni Pandemi kadar politiktir. Batı dünyası örtülü ambargo uyguluyor. Talebi korumanın tek yolu, fiyatları düşürmek olarak görülüyor. Düşük fiyat politikası kaliteyi de düşürmekte, elemanları da sektörden kaçırmaktadır. Nitelikli, deneyimli eleman oldukça yetersiz seviyededir.

YABANCI İŞÇİLERİN SEKTÖRDEKİ SERÜVENİ

İstihdamı korumanın bir yolu olarak yabancı işçi çalıştırmak olarak görülüyor. Rusça konuşan turiste hizmet için yeterli sayıda Türk yurttaşı yok yabancı eleman istihdam etmek bir noktada zorunluluk. Ancak onlara ödenen ortalama350 dolar tek başına yetersiz, komisyonlarla maaşları biraz yükseliyor. Kırgız, Özbek, Türkmen vs çalışanlar bu durumda.

Ama geri planda çalışan elemanlar, çoğunlukla Suriye ve Afganistan’dan gelen göçmenler, hatta kaçaklar. Asgari ücretin altında çalışıyorlar, yemek içmek, yatmak, biraz da cep harçlığına-boğaz tokluğuna idare ediyor iki taraf. Bu durumun varlığı sektörde ücretlerin yükselmesine de engel olan ayrı bir faktör.

Hizmetin fiyatı yükselmedikçe hakça bir çalışma düzenini sürdürülmesi zordur. Devletin de desteğinin bu konuda şart olduğu açık.

SORUNUN KAYNAĞI VE DOĞRU TESPİT

Bütüncül bir yaklaşımı benimsemek şart.

İnsanlar sektörde çalışmak istemiyor, meslek okuluna bile gitmek istemiyor, çünkü iş sürekli değil ve verilen ücret yetersiz. Sektör yeterli ücreti veremiyor, çünkü ne işini sürdürebilir bir ortam var, ne de yaptığı işin maliyetini bile kurtarmakta zorlanıyor. Düşük fiyat sayesinde turist sayısı korunuyor ya da artıyor. İşi korumanın yolu, kalite yanında düşük fiyat olarak görülüyor.

Bu fasit daireden çıkmanın koşulları konuşulmaz, tartışılmazsa turizm sektörü belini doğrultamaz.

İspanya’yı geçtik! Diyerek sevinç çığlıkları atanlar bunun karşılığında neden İspanya’nın yarısı kadar gelir elde ettiğimizi de açıklamalıdırlar.

İspanya’nın sektörüne verdiği desteğin binde birini bile veremeyenler bu sorunun yanıtını da vermek zorundadır.

Türkiye turizmi batma noktasına doğru gitmektedir.

Çin usulü kalkınma sektörün batışını ilan etmektir.

Çin işi hesaplardan çıkıp, sorumluluk duygusuyla milyarlarca dolarlık yatırımın olduğu sektörü ayağa kaldırmak gerekiyor.

Bunu mevcut yapı gerçekleştirebilir mi?