Eylül ayı ortasında Vietnam Airlines’ın organizasyonu ile bu güzel ülkeyi tekrar ziyaret etme fırsatı buldum ve bu muhteşem ülke, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile beni yine büyüledi.
Daha önce ITE HCMC fuarı ve ATF, Asya Turizm Forumu nedeniyle 5-6 kez gittiğim bu ülkede bir kaçını gördüğüm Vietnam’ın şehirleri ve doğal güzelliklerini tekrar görebilmek beni heyecanlandıran bir macera sunacaktı. Bu yazıda sizlere Vietnam seyahatimin unutulmaz anılarını paylaşacağım. Bu güzellikler arasında Hanoi, Ha Long Körfezi, Hue, Hoi An, Da Nang, Saigon ve Kamboçya’nın Siem Reap şehri yer alıyor.
İşte 7 günlük unutulmaz Vietnam seyahatim.
Vietnam maceramız, Vietnam Airlines’ın yeni Airbus 350-900 tipi uçağı ile başladı. BC’ın rahat koltuklarında kabin görevlilerinin geleneksel kibarlığı ve mükemmel servisi ile Başkent Hanoi’nin Noi Bai Havaalanı‘na neredeyse hiç yorgunluk hissetmeden indik. Havaalanında tur rehberimiz bizi karşıladı ve ilk durağımız öğle yemeği için otantik bir restorana götürdü.
Rehberimiz yemek sonrası bizi ülkeyle özdeşleşmiş geleneksel “xích lô” adın verilen bisikletli çekçekler ile şehirde çeşitli dükkanlar arasında kısa bir tura çıkardı.
Ardından bir tarihi mekan ve müze olarak hizmet veren Hoa Lo Hapishanesini üzülerek gezdik. Hoa Lo Hapishanesi, 19. yüzyılın sonlarında Fransız sömürgeciliği döneminde inşa edilmiş. İlk olarak Fransız kolonilerindeki Vietnamlı politik mahkumları hapseden bir hapishane olarak kullanılmış. Daha sonra Amerikan Savaşı (Vietnam Savaşı) sırasında Amerikalı savaş esirlerini barındırmak için kullanıldı.
Amerikan savaş esirleri tarafından “Hanoi Hilton” olarak adlandırılan bu hapishane, savaş sırasında Amerikan pilotları ve diğer savaş esirlerini de konuk etti. Bu lakap, ironik bir şekilde lüks bir otel gibi anılsa da, esirlerin çoğu kötü koşullar altında tutuldu ve işkenceye uğradı.
Hoa Lo Hapishanesi şu anda bir müze olarak kullanılıyor. Sergiler, hapishanenin tarihini ve kullanımını anlatıyor. Sergilerin bir kısmı, hapishanenin Fransız sömürgeciliği dönemine ve Vietnam’ın bağımsızlık mücadelesine odaklanmış. Aynı zamanda Amerikan Savaşı sırasında hapishanede hapsedilen Amerikan savaş esirlerine dair de bilgi bulunuyor.
Hanoi Hilton’da dikkat çeken bir işkence aracı da “Fransız Giyotini”dir ve Fransız sömürgeciliği döneminde Vietnam’da kullanılan bir ölüm cezası yöntemi olarak hatırlatıcı bir şekilde sergileniyor.
Hoa Lo Hapishanesi, tarihi ve sembolik önemi nedeniyle hem yerel halk hem de turistler için önemli bir ziyaret noktası.
Burası, Vietnam’ın tarihi ve bağımsızlık mücadelesi hakkında önemli bilgiler sunuyor ve Amerikan Savaşı’nın Vietnam’da yarattığı acıları göstermek için de bir üzüntülerimizi arttırdı.
Otobüsle devam eden şehir turumuz eski tren istasyonu ve tarihi köprüsü Galong Long Bien ile sürdü. Hanoi’nin Eski Mahallesi’nde içtiğimiz kahve ile yorgunluğumuzu bir nebze atarken sonrasında akşam yemeğinin ardından Thang Long Su Kuklası Tiyatrosu‘nda Su Kuklası Gösterisini izleyedik. Hanoi’nin su kuklası gösterileri, geleneksel Vietnam sanatının örneklerinden biri.
Ve nihayet ilk gecemiz için Silk Path Otel’in rahat yataklarında yorgunluğumuzu attık.
Sabah otelde kahvaltı yaptıktan sonra Ha Long’a transfer olduk ve bu kez La Regina Royal Cruise ile Ha Long Körfezi’ni keşfetmek için yola çıktık ve öğle yemeği kruvaziyer restoranında servis edildi.
Covid öncesi 3 kez ziyaret ettiğimiz son olarak da 2019 yılı Ocak ayındaki Asya Turizm Forumunda turladığımız Halong Bay’in mantar adalarında bu kez küçük botlar ile mağaraları gezme fırsatı bulduk.Mantar adalar Vietnam’ın en ünlü ve en önemli turizm ürünü. Adalar arasındaki gezi sırasında Luon Mağarası‘nı ziyaret ettik, isteyenler kano yaptı veya küçük kürekli kayıklar ile adalar arasında gezdi.
Ardından Titov Adası‘nı ziyaret edildi ve körfezin panoramik manzarasının tadını çıkardık. Birinde plaj olan adada da isteyenler denize girdi ya da adanın tepesine tırmandı.
Bu arada cruise’umuzun terasında, adalar arasındaki muhteşem manzara eşliğinde keyif içkimizi içtik ve akşam güneşini denize kavuşturduk.
Geleneksel Çin böreği yapmayı öğrenmek için mutfaktaki şefle keyifli bir deneyim yaşadık. Akşam yemeğinden sonra kalamar balıkçılığı, spa, karaoke veya dinlenme tercihimize göre seçeneklerimiz vardı.
Turumuzda 3.gün geminin terasında bir Tai Chi seansı ile başladı, Ha Long Körfezi’nde büyük ve güzel Sung Sot Mağarası‘nı ziyaret etmekle geçti. Ardından tekneye döndük, Ha Long’dan ayrıldık. Noi Bai Havaalanı’na transfer olduk ve öğle yemeği için havaalanında mola verdik. Hanoi’den sonra yine Vietnam Airlines ile Hue‘ye uçtuk.
Hue’de otelde kahvaltı yaptıktan sonra ilk durağımız Hue İmparatorluk Kalesi oldu. Bu kale, Vietnam’ın feodal başkenti olarak stratejik bir konumda inşa edilmiş.
Sonra Minh Mang Mezarı‘nı ziyaret ettik, bu muhteşem mezar Nguyen Hanedanlığı‘na ait antik bir yapı olarak çok ünlü. Ayrıca Thuy Xuan köyünü gezdik, burası Ünli Vietnam sapkaları ile tütsü üretiminin merkezi olarak ünlenmiş.
Öğle yemeğini yerel bir restoranda yedikten sonra Tu Duc Mezarı‘nı ziyaret ettik. Bu türbe, İmparator Tu Duc’un sanata ve şiire olan ilgisini yansıtıyor ve Vietnam’daki kraliyet türbelerinin en etkileyicilerinden biridir.
Hue City’de akşam Pilgrimage Village adlı tropik bitkiler arasında konumlanmış güzel bir tesiste yemeğimizi yedik ve lüks odalarımızda konakladık.
Hue Şehrinde İmparator Thien Dinh Sarayı ve Imperial City Place ziyaret edildi. Akşam yemeğini kraliyet odası gibi dekore edilmiş bir restoranda yedik.
Akşam Hoi An Şehrine geldik. Yolda Vedana Lagoon Resort’da ikindi çayı içerek keyif sürdük ve yağmurla beraber gün batımını izledik.
Hoi An’da harika bir tesis olan Hoi An Memories Land bizi mükemmel bir gece şovu ile karşıladı. 500 sanatçıdan oluşan Hoi An Memories Show’u izledik. Sanatçılar geleneksel Ao Dai kostümleri ve modern sahnelemeleriyle, açık havada Vietnam’ın en büyük sanat gösterisi olarak bizleri şaşırttı.
Gece Vietnam lezzetleri ile donanmış bir masada enfes bir akşam yemeği ve ardından geleneksel dilek mumlarının yakılıp nehirde yüzdürülmesi ile son buldu.
Sonraki gün kentin dar sokaklarını keşfetmeye başladık. Bu eski şehir, tarihi evler, köprüler ve renkli fenerlerle süslü. Çin ve Japon etkilerini taşıyan bu şehir de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Ziyaret ettiğimiz Japon Köprüsü16. yüzyılda inşa edilmiş ve Hoi An’ın sembol olmuş. Ardından bir yerel pazara gidip alışveriş yaptık ve geleneksel Hoi An yemeklerinin tadını çıkardık.
Lezzetli Vietnam mutfağı ve kültürel mekanlarıyla sempatik Hoi An şehrindeki yarım günlük turumuzdan sonra Da Nang Şehri‘ni kısa bir sürede ziyaret edip ve bir sonraki durağımız olan Saygon’a (Ho Chi Minh) uçtuk.
Akşam vardığımız Saygon da The Odys Boutique otelde konakladık.
Sabah erkenden Vietnam savaşının en keskin savaş sahnelerinin gerçekleştiği devasa bir yer altı tünel sistemi olan Cu Chi Tüneli‘ni ziyaret ettik. Orman arazisinin altında, mezralar ve komünler arasındaki tünelleri birbirine bağlayan Fransız sömürgecilerine karşı Çinhindi savaşı (1945-1954) için gizli tüneller ve yüzeyde yer alan çok sayıda gizli kapanlar ile çok ilginç bir tur oldu.
Öğleden sonra Vietnam Savaşı sırasında gezdiğimiz Bağımsızlık Sarayı, Güney Vietnam Devlet Başkanı Nguyen Van Thieu‘nun ikametgahı ve ofisi bu gezimizin durakları oldu.
Tarihi postaneyi de gezdikten sonra hemen karşisinda yer alan ve halen renovasyonda olan Saigon Notre Dame Cathedral’ini uzaktan fotoğrafladık.
Tematik araştırma, koleksiyon, depolama müzesi olan Savaş Kalıntıları Müzesi’ni ziyaret ederek, yerel restoranda akşam yemeğimizi aldık.
Saygon’un gece hayatıyla ilgili turistik cazibe merkezi olan Bui Vien Yürüyüş Caddesi’ni ziyaret ettik.Batı kültürüne yönelik özellikler taşıyan Bui Vien Caddesinde gidiş ve geliş olarak arşınladıktan sonra geceleme için yine otelimize döndük.
Sabah ünlü Ben Thanh Pazarı’nda son alış verişlerimizi yaptık.Yüzlerce yıllık geçmişi olan Ben Thanh pazarı, Saygon’un tipik bir sembolü. 13.000 m2’nin üzerinde bir alana sahip olan pazarda ağırlıklı olarak giysi, kumaş, ayakkabı, moda, el sanatları, taze yiyecekler, taze meyveler ve turistik Vietnam hediyelikleri satılıyor.
Akşam Siem Reap’a gitmek üzere Saygon Tan Son Nhat havaalanına yol aldık.
7 Günlük Vietnam gezimizden sonra 2 gün de Siem Reap’te kaldık. Bu uıl 3.kez geldiğim bu şehirde son 2 gecemizi Borei Angkor Resort & Spa’da geçirdik.
İlk ve 2.gün programda ünlü Angkor Wat yer aldı.
İlk olarak 2004 yılında AITEX adlı turizm fuarı nedeniyle gittiğim Siem Reap’a hemen her gidişimde Angkor Wat turlarına katıldım. Angkor Wat Dünyanın en büyük dini anıtı olarak bilinir ve UNESCO Dünya Mirası olarak listelenmiştir. Bu muhteşem tapınak kompleksi, antik Khmer medeniyetinin bir zamanlar merkezi olan Angkor şehrinin bir parçası olmuş. Angkor Wat’ı tapınakların zarif detaylarını ve karmaşık oymalarını incelemek gerekir. Ardından Angkor Thom ve Bayon Tapınağı‘nı ziyaret edilir, bu tapınaklar da etkileyici ve değişik mimarilere sahiptir. Defalarca gittiğim bu tapınağa bu kez gitmedim.
Tapınakların arasından doğan güneşi görüp fotoğraflamak için bir sonraki sabah da programda olan bu tapınağa gitmek yerine otelin havuzunda güneşlenip, serin suyunda yüzdüm. Sonra da şehri gezip, dost turizmcileri ziyaret etmek benim için daha yararlı oldu.
Akşam, geleneksel bir Apsara dans gösterisiyle yenilen yemek ile 2 günümüz sona erdi. Apsara dansı Kamboçya kültürünün önemli bir parçasıdır ve müzik ve dansın muhteşem bir birleşimidir. Son gün dönüş öncesi havaalanına gitmeden son bir tapınak ve Siem Reap gölünü ziyaret ederek bu gezimizi de tamamladık.
Vietnam ve Kamboçya’nın bu unutulmaz seyahati, Asya’nın tarihi ve kültürel zenginliklerini keşfetmek için grubumuza mükemmel bir fırsat sundu. Hanoi’nin eski mahallelerinden Ha Long Körfezi’nin doğal güzelliklerine, Hue’un tarihi zenginliklerinden Hoi An’ın renkli atmosferine ve Angkor Wat’ın gizemli tapınaklarına kadar bu iki ülkenin sunduğu deneyimler unutulmazdı. Vietnam ve Kamboçya’nın bu muhteşem bölgelerini keşfetmeye istekli herkese bu seyahati şiddetle tavsiye ederim.